gizlenen

listen to the pronunciation of gizlenen
التركية - الإنجليزية
disguised
concealed
gizle
hide

I shall hide the key so that you cannot open the suitcase. - Bavulu açamayasın diye anahtarı gizleyeceğim.

I can't hide my feelings. - Duygularımı gizleyemiyorum.

gizle
blot out
gizle
secrete
gizle
{f} secreting
gizle
{f} hidden

The money was hidden beneath the floorboards. - Para döşeme tahtalarının altında gizlenmişti.

Now the mountain is hidden by the clouds. - Şimdi, dağ bulutlar tarafından gizlenmiştir.

gizle
conceal

She concealed the fact that she used to be a salesgirl. - O, bir tezgahtar olduğu gerçeğini gizlemişti.

Tom isn't very good at concealing the way he really feels. - Tom gerçekten hissettiği şekli gizlemede çok iyi değildir.

gizle
{f} disguise

He disguised himself as a salesman and visited her house. - Bir satıcı olarak kimliğini gizledi ve onun evini ziyaret etti.

He makes no disguise of his feelings. - O hislerini gizlemez.

gizle
gloss over
biletsiz ve gizlenen yolcu
clandestine passenger
gizle
concealing

Tom isn't very good at concealing the way he really feels. - Tom gerçekten hissettiği şekli gizlemede çok iyi değildir.

Tom isn't very good at concealing his feelings. - Tom hislerini gizlemede çok iyi değildir.

gizle
concealed

Tom concealed the fact that he had been in prison. - Tom hapiste olduğu gerçeğini gizledi.

Tom concealed his pistol under his coat. - Tom silahını paltosunun altında gizledi.

gizle
disguised

He disguised himself as a salesman and visited her house. - Bir satıcı olarak kimliğini gizledi ve onun evini ziyaret etti.

Tom disguised himself as a priest. - Tom bir rahip olarak kendini gizledi.

kötü niyetle gizlenen kimse
skulker
tatlılıkla gizlenen sertlik
an iron hand in a velvet glove
gizlenen
المفضلات