We have to get dressed.
- Biz giyinmek zorundayız.
If I were invisible I wouldn't have to dress myself.
- Görünmez olsam, giyinmek zorunda olmam.
I have to dry my hair, put on makeup and get dressed.
- Saçımı kurulamak, makyaj yapmak ve giyinmek zorundayım.
We have to get dressed.
- Biz giyinmek zorundayız.
I have to get dressed now.
- Şimdi giyinmek zorundayım.
What's wrong with wearing pink?
- Pembe giyinmekle ne yanlış?
The doctor told Tom that he had to wear a cast for three weeks.
- Doktor Tom'a üç hafta boyunca ortopedik alçı giyinmek zorunda olduğunu söyledi.
You don't have to dress up.
- Şık giyinmek zorunda değilsin.
Upon the day appointed for their execution she cut off her hair and dressed herself as if going to a fete.
- Onların idamı için belirlenen günde, o sanki şölene gidiyormuş gibi saçını kesti ve giyinip kuşandı.
She is always neatly dressed.
- O her zaman temiz giyinir.
Tom got out of bed and got dressed.
- Tom yataktan çıktı ve giyindi.
He got dressed and went outside.
- O giyindi ve dışarı çıktı.
She was dressed like an actress.
- O bir aktris gibi giyinmişti.
She dressed up for the party.
- O, parti için giyindi.
Tom is in the dressing room.
- Tom giyinme odasında.
Tell her that I am dressing.
- Ona giyindiğimi söyle.
We have to get dressed.
- Biz giyinmek zorundayız.
Get dressed and come downstairs.
- Giyin ve aşağıya gel.
Sami was dressed in cowboy attire.
- Sami kovboy kıyafeti giyindi.
Do you have to dress up every day for work?
- İş için her gün resmi giyinmek zorunda mısın?