Tom waited downstairs as Mary got dressed.
- Tom, Mary giyinirken alt katta bekledi.
I got dressed early, but the workmen have not yet arrived.
- Ben erken giyindim ama işçiler henüz gelmedi.
She is always neatly dressed.
- O her zaman temiz giyinir.
Upon the day appointed for their execution she cut off her hair and dressed herself as if going to a fete.
- Onların idamı için belirlenen günde, o sanki şölene gidiyormuş gibi saçını kesti ve giyinip kuşandı.
She dressed up for the party.
- O, parti için giyindi.
She is always neatly dressed.
- O her zaman temiz giyinir.
Tell her that I am dressing.
- Ona giyindiğimi söyle.
Tom is in the dressing room.
- Tom giyinme odasında.
Tom helped his son get dressed.
- Tom oğlunun giyinmesine yardımcı oldu.
I have to get dressed now.
- Şimdi giyinmek zorundayım.
Sami was dressed in cowboy attire.
- Sami kovboy kıyafeti giyindi.
Please look at the girl who wore the blue clothes.
- Lütfen mavi elbise giymiş şu kıza bak.
She wore a green dress.
- Yeşil bir elbise giydi.
She has worn the same hat for a month.
- Bir ay boyunca aynı şapkayı giydi.
Sally has bought a new dress, but she hasn't worn it yet.
- Sally yeni bir elbise satın aldı fakat henüz giymedi.
What do you have on for tomorrow night?
- Yarın gece için ne giyersin?
Tom didn't have on his shoes.
- Tom ayakkabılarını giymemişti.
He put on his sweater wrong side out.
- O kazağını ters yüz giydi.
Put on a coat. If you don't, you'll catch a cold.
- Üstüne paltonu giy. Giymezsen üşütürsün.
She was wearing dark brown shoes.
- O koyu kahverengi ayakkabılar giyiyordu.
She was wearing a gown of satin.
- O, saten bir sabahlık giymişti.