Allen'e çözülmesi imkânsız bir problem verilmişti.
- Allen was given a problem that was impossible to solve.
Sadece verilmiş 30 dakikada, soruların hepsini cevaplayamazdık.
- Given only thirty minutes, we couldn't answer all the questions.
İnsana da aşırı sıcaklıklara karşı koruyucu cihazlar verilmektedir.
- Man, too, has been given protective devices against extreme temperatures.
Zaman verilirse, bu sorunu çözebilmeliyiz.
- Given time, we should be able to solve this problem.
Bana ikinci bir şans veriliyor.
- I'm being given a second chance.
Tom'un eski arabası sonunda bozuldu.
- Tom's old car has finally given up the ghost.
Ben eski trombonumu Tom'a vermeliydim.
- I should've given Tom my old trombone.
Nadir verilen bir adı var.
- She has a rare given name.
Bir tehdit altında verilen bir söz değersizdir.
- A promise given under a threat is worthless.
Yiyecekler ve battaniyeler mültecilere verildi.
- Food and blankets were given to the refugees.
Allen'e çözülmesi imkânsız bir problem verilmişti.
- Allen was given a problem that was impossible to solve.
İnsanlar malların belirli bir öğesini ne kadar çok alırsa, onun fiyatı o kadar yüksek olur.
- The more people buy a given item of merchandise, the higher its price.
Fahrenheit, termometreyi bulan Alman bir mucittir. Aynı zamanda onun ismi bir sıcaklık birimine verilmiştir.
- Fahrenheit is a German inventor who invented the thermometer. At the same time, his name is given to a unit of temperature.
Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.
- Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.
... based on these snippets that have been given to them and ...
... and AK-47 type weapons were ' were given to people that ultimately gave them to ' to ...