The two sisters became more and more famous.
- İki kız kardeş gittikçe daha ünlü oldular.
As he grew excited, he spoke more and more rapidly.
- O heyecanlandığında, gittikçe daha hızlı konuştu.
This area is gradually being deforested.
- Bu bölgede ormanlar gittikçe azalıyor.
This is the age of information, and computers are playing an increasingly important role in our everyday life.
- Bu bilgi çağıdır, ve bilgisayarlar günlük hayatımızda gittikçe önemli rol oynuyorlar.
Tom became increasingly aware that he was being manipulated by the FBI.
- Tom FBI tarafından manipüle edildiğinin gittikçe farkına vardı.