O yerel bir kuyumcudan çaldığı bir yüzükle kız arkadaşına evlenme teklif etti.
- He proposed to his girl friend with a ring he had stolen from a local jewelry.
Mary Tom'un sevgilisi olduğunu düşünüyor ama Tom için o sadece bir arkadaş.
- Mary thinks that she's Tom's girlfriend, but for Tom, she's just a friend.
Gerçeği anlatmak gerekirse o benim sevgilim.
- To tell the truth, she is my girlfriend.
Kız arkadaşına doğru koştum.
- I ran into your girlfriend.
Onun kız arkadaşı Japon.
- His girlfriend is Japanese.
Marc went to the park with his girlfriend and watched the sunset with her.