Columbus argued that he could reach India by going west.
- Columbus batıya giderek Hindistan'a ulaşabileceğini iddia etti.
We saved a lot of time by going down Park Street.
- Park Street'ten aşağıya doğru giderek çok zaman tasarruf ettik.
Modern finance is becoming increasingly complicated and sophisticated.
- Modern finans giderek karmaşık ve sofistike hale geliyor.
He was getting increasingly anxious.
- O, giderek daha çok kaygılanıyordu.
Before going to work in Paris, I must brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
Before going to study in Paris, I have to brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
The new couple have gone off to Hawaii on their honeymoon.
- Yeni çift balayında Hawaii'ye gitti.
Mr. White has gone to Canada.
- Bay White Kanada'ya gitti.
Who's your favorite heavy metal guitarist?
- Favori heavy metal gitaristin kim?
I went to Kobe, where I first met her.
- Onunla ilk tanıştığımız yer olan Kobe'ye gittim.
I just can't get along with him.
- Onunla anlaşamadım gitti.
Yumi went there by herself.
- Yumi oraya kendi gitti.
Lastly, she went to America.
- Son olarak o Amerika'ya gitti.
Before going to work in Paris, I have to brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
Before going to work in Paris I must freshen up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
I want to go to London.
- Londra'ya gitmek isterim.
I wish to go to Hawaii.
- Hawaii'ye gitmeyi diliyorum.