تعريف gibi ... gibi في التركية الإنجليزية القاموس.
- as...as
- yapar gibi görünmek
- pretend
I'm tired of pretending.
- Yapar gibi görünmekten bıktım.
- canavar gibi
- monstrous
- köle gibi çalışmak
- slave
- solucan gibi kıvrılarak ilerlemek
- worm
- sarkaç gibi sallanmak
- oscillate
- gibi gelmek
- appear
- gibi
- as
- gibi
- like
Stanford University has educated entrepreneurs like Larry Page and Sergey Brin.
- Stanford Üniversitesi, Larry Page ve Sergey Brin gibi girişimcileri yetiştirdi.
This smells like cheese.
- Bu, peynir gibi kokuyor.
- mış gibi
- as if
- gibi
- such as
As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships.
- Mutluluğun yüzde 90 kadarı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan geliyor.
Seaside resorts, such as Newport, are very crowded in summer.
- Newport gibi, deniz kenarındaki tatil köyleri yaz aylarında çok kalabalıktır.
- buz gibi
- icily
Tom stared at Mary icily.
- Tom Mary'ye buz gibi baktı.
- dev gibi
- giant
- her zaman olduğu gibi
- as usual
They're late, as usual.
- Her zaman olduğu gibi geç kaldılar.
Deliveries will continue as usual.
- Teslimatlar her zaman olduğu gibi devam edecek.
- kubbe gibi
- domed
- peri gibi
- fairy
She looked like a fairy in her beautiful white dress.
- Güzel beyaz elbisesi içinde bir peri gibi görünüyordu.
- gibi gelmek
- sound like
- temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp ortaya koymak
- rehash
- gibi
- as if
- ahır gibi ev
- pigsty
- aksi gibi
- unfortunately
- ata biner gibi oturma
- straddle
- ayı gibi
- bearish
- aç kurt gibi yemek
- wolf
- balmumu gibi
- waxy
- balık gibi
- fishy
- beni olduğum gibi kabul et
- take me as i am
- bok gibi
- filthy
- boru gibi ses
- blare
- buz gibi
- ice-cold
When I got home, I had a nice, ice-cold shower.
- Eve döndüğümde, buz gibi soğuk bir duş aldım.
Tom fell into the ice-cold water of the river.
- Tom nehrin buz gibi suyuna düştü.
- dağ gibi
- huge
- dev gibi
- titanic
- ev gibi
- cosy
- gibi
- kind of
Tom is kind of tired. He wants to go home.
- Tom yorgun gibi, eve gitmek istiyor.
Tom and Mary seem to be in some kind of trouble.
- Tom ve Mary'nin bir çeşit sorunları var gibi görünüyor.
- gibi
- around
After long breakfast I think I started around 8:00. - Uzun kahvaltı edip saat sanırım 8:00 gibi yola koyuldum.
- gibi
- sort of
- gibi gelmek
- to seem, to appear, to sound (like)
- gibi görünmek
- appear
- gibi görünmek
- seem
People always seem to enjoy talking about other people's problems.
- İnsanlar her zaman başka insanların sorunları ile ilgili konuşmaktan zevk alıyor gibi görünmektedirler.
Dan didn't want to seem shy.
- Dan utangaç gibi görünmek istemiyordu.
- gibi gözükmek
- seem
- gölge gibi takibetmek
- shadow
- her zamanki gibi
- as usual, as ever as
- hiyeroglif gibi
- hieroglyphic
- kapı gibi
- burly
- kayar gibi gitmek
- skim
- kehanet gibi
- prophetic
- kont gibi stylishly dressed
- (man)
- kürdan gibi
- skinny
- kıl gibi
- capillary
- lapa gibi
- mushy
The banana was brown and mushy.
- Muz kahverengi ve lapa gibiydi.
- mantar gibi çoğalma
- mushrooming
- ot gibi yaşama
- vegetation
- ot gibi yaşamak
- vegetate
I'd rather die now than vegetate for fifty more years.
- Elli yıl daha ot gibi yaşamaktansa şimdi ölmeyi tercih ederim.
- pelte gibi ezilmiş olma
- squash
- pırlanta gibi insan
- daisy
- rüya gibi şey
- dream
- yıldız gibi
- stellar
- çelik gibi
- steel
He has a will of steel.
- Çelik gibi bir iradesi var.
- çöp gibi
- angular
- çığ gibi büyümek
- snowball
- şeytan gibi göstermek
- demonize
- anne gibi davranmak
- mother
- hayalet gibi
- spooky
- ..gibi görünmek
- appear to
- ahtapot gibi
- persistent
- aksi gibi
- as bad luck
- alev gibi parlak
- flamboyant
- alev gibi yalayıp geçmek
- lick
- ambar gibi (yer)
- cavernous
- anırır gibi bağırmak
- bray
- asker gibi
- soldierly
- aslan gibi
- strongly built
- aslan gibi
- healthy
- aslan gibi
- sturdy
- baba gibi
- paternally
- badem gibi
- fresh and crisp
- badem gibi
- (Gıda) fresh and crips
- bebek gibi
- doll-like
- bebek gibi
- infantile
- bebek gibi
- beautiful
- benim gibi
- such as i
- beygir gibi
- awkward
- biber gibi
- hot
- billur gibi
- crystal clear
- billur gibi
- crystalline
- bulut gibi sarhoş
- dead drunk
- bunun gibi
- such like
- bunun gibi
- soaring
- buz gibi
- (Konuşma Dili) regular
- buz gibi
- as cold as ice
Her cheeks were as cold as ice.
- Onun yanakları buz gibi soğuktu.
Jackson's eyes grew as cold as ice.
- Jackson'ın gözleri buz gibi soğuklaştı.
- buz gibi
- wintry
- buz gibi
- (deyim) stone-cold
- buz gibi
- brumal
- bıldırcın gibi
- short and plump
- cehennem gibi
- hellishness
- cehennem gibi
- boiling hot
- cehennem gibi
- sweltering
- ceviz gibi kabuklu yemiş
- nut
- ceviz gibi yemişlerin kabuğu
- nutshell
- ceylan gibi
- slender
- cin gibi
- shrewd
- dalga gibi
- undulatory
- deli gibi
- rabidly
- deli gibi
- hysterically
Tom laughed hysterically for no reason.
- Tom nedensizce deli gibi güldü.
- deli gibi
- like crazy
They were biting like crazy yesterday.
- Dün deli gibi ısırıyorlardı.
I'm working like crazy to make sure I have enough time.
- Yeterli zamanım olduğundan emin olmak için deli gibi çalışıyorum.
- deli gibi
- mad
He is mad about music.
- O, müziği deli gibi seviyor.
Tom acted like a madman.
- Tom bir deli gibi davrandı.
- deli gibi (hızlı)
- (deyim) like crazy
- deli gibi sevinmek
- (deyim) be over the moon
- deli gibi sevmek
- be mad about
- deli gibi sevmek
- (deyim) head over heels in love
- deli gibi âşık
- infatuated
- deli kızın çeyizi gibi
- (deyim) higgledy-piggledy
- demir gibi
- cast-iron
- demir gibi
- tough
- dipsiz gibi görünen yer
- abyss
- domuz gibi
- sturdy
- domuz gibi
- pigheaded
- domuz gibi
- strong
- domuz gibi
- obstinate
- domuz gibi ses çıkarmak
- grunt
- domuz gibi yemek
- pig out
- duman gibi
- smoky
- elif gibi
- slender
- elma gibi
- ruddy
- elma gibi
- rosy
- elmas gibi
- pure
- elmas gibi
- innocent
- elmas gibi sert ve parlak
- adamantine
- erimek (şeker gibi)
- dissolve
- erkek gibi
- butch
- erkek gibi
- masculine
- eskisi gibi
- the way it used to be
- eskisi gibi
- like former
- fasulye sırığı gibi
- gangling
- fidan gibi
- willowy
- fitil gibi
- stewed
- fitil gibi
- blind drunk
- fitil gibi sarhoş
- (deyim) as drunk as a lord
- fosfor gibi parıldayan
- phosphorescent
- fırın gibi
- (deyim) like an oven
- fıstık gibi
- very good
- fıstık gibi
- very beautiful
- gibi
- in the way (that)
- gibi
- about
- gibi
- in such a way that
- gibi
- in the way that
- gibi
- as good as
- gibi
- such
- gibi
- in such a manner that
- gibi
- the way (that)
- gibi
- (Ticaret) direct taxes
- gibi
- in the manner
- gibi
- just as
- gibi
- as is
- gibi
- as well as
- gibi
- after the fashion of
- gibi
- in the manner that
- gibi
- as though
- gibi
- as it were
- gibi gelmek
- feel
- gibi gelmek
- (Dilbilim) seem as
- gibi gelmek
- sound
- gibi gelmek
- (Dilbilim) come across as
- gibi görmek
- regard
- gibi görünmek
- make out
- gibi görünmek
- look as if
- gibi görünmek
- semble
- gibi görünmek
- seem like
- gibi görünmek
- look like
- gibi görünmek
- purport
- gibi görünmek
- appear to be
- grip gibi
- flu-like
- gudde gibi
- glandular
- görünmek… gibi görünmek
- seem
- görünmek….gibi görünmek
- seem
- halka gibi
- ringlike
- hamur gibi
- mushy
- hayal gibi
- dreamlike
- hayvan gibi
- brute
- hayvan gibi
- brutishly
- hayvan gibi
- enormous
- hayvan gibi
- huge
- hayvan gibi
- brutally
- her yıl olduğu gibi
- like every year
- herkesin bildiği gibi
- notoriously
- herkesin kabul edeceği gibi
- admittedly
- hırsız gibi
- furtively
- hırsız gibi dolanmak
- skulk
- hızır gibi yetişmek
- a godsend
- hızır gibi yetişmek
- come as a godsend
- ilkel primitive gibi
- (Biyokimya) primordial
- inanılır gibi değil
- (Ev ile ilgili) absolutely incredible
- inanılır gibi değil
- (Ev ile ilgili) i will be damned
- inanılır gibi değil
- (Ev ile ilgili) you have to see it to believe it
- inanılır gibi değil
- (Ev ile ilgili) amazing!
- inanılır gibi değil
- unbelievable
- inanılır gibi değil
- (Ev ile ilgili) I don't fucking believe this
- inci gibi
- neatly
- inci gibi
- neat
- inci gibi
- regular
- inek gibi
- bovine
- iskelet gibi
- very thin
- iskelet gibi
- skinny
- iskelet gibi
- (deyim) a bag of bones
- itiraf edildiği gibi
- admittedly
- jet gibi gitmek
- fly
- jet gibi hızlı
- jet-propelled
- jilet gibi
- razor-sharp
- jilet gibi keskin
- (deyim) razor-sharp
- kale gibi
- very strong
- karga gibi ötmek
- crow
- kaymak gibi
- delicious
- kendisi gibi davranmak
- be oneself
- keskin bıçak gibi
- keen
- kiraz gibi küçük
- (Botanik, Bitkibilim) berry
- kitap gibi
- (Konuşma Dili) like a book
- kral gibi
- majestically
- kral gibi
- regally
- kral gibi
- comfortably
- krem gibi
- creamy