The boy was wandering about the town.
- Çocuk kasabayı geziniyordu.
I had some free time, so I wandered around town.
- Biraz boş zamanım vardı, bu yüzden şehri gezdim.
Tom gave me a tour of his house.
- Tom bana evini gezdirdi.
Do you have any sightseeing tours of this town?
- Bu şehirle ilgili gezi turlarınız var mı?
Tom is still touring with Mary's band.
- Tom hâlâ Mary'nin grubuyla geziyor.
Tom is touring with Mary's band.
- Tom Mary'nin grubuyla geziyor.
I spent an hour wandering before I realised which way I needed to go.
- Hangi yola gitmem gerektiğini fark etmeden önce gezinerek bir saat harcadım.
I don't want Tom wandering around the mall by himself.
- Tom'un alışveriş merkezinde tek başına gezinmesini istemiyorum.
He went to Hawaii to do some sightseeing.
- O, gezi turu yapmak için Hawaii'ye gitti.
We went sightseeing in Hokkaido.
- Biz Hokkaido'da tur gezisine gittik.