geziye

listen to the pronunciation of geziye
التركية - الإنجليزية
trip
To cause (a person or animal) to fall or stumble

Early in his boyhood he had learned to form ropes by twisting and tying long grasses together, and with these he was forever tripping Tublat or attempting to hang him from some overhanging branch.

to activate or set in motion. (This usage is usually associated with the activation of a trap or explosive device. See tripwire.)
a stumble
A brief or rapid journey; an excursion or jaunt
an unintentional but embarrassing blunder; "he recited the whole poem without a single trip"; "he arranged his robes to avoid a trip-up later"; "confusion caused his unfortunate misstep"
A herd or flock, as of sheep, goats, etc
a journey
a faux pas, a social error, see tripping
an accidental misstep threatening (or causing) a fall; "he blamed his slip on the ice"; "the jolt caused many slips and a few spills"
an exciting or stimulting experience a hallucinatory experience induced by drugs; "an acid trip"
A stroke, or catch, by which a wrestler causes his antagonist to lose footing
a hallucinatory experience induced by drugs; "an acid trip"
The action of breaking a circuit - usually refers to an automatic rather than a manual action Top
To detect in a misstep; to catch; to convict
Français : DÉPLACEMENT Deutsch : REISE, Fahrgastfahrt mit Zu- und Abgang The complete movement of a passenger (or another person, e g driver) from one PLACE of any sort to another A TRIP may consist of one PT TRIP and the corresponding ACCESS WALKs, or in one ACCESS WALK only
Attacker rolls opposed Combat check to opponent's Reflex save to trip opponent and knock them prone
A trip is an experience that someone has when their mind is affected by a drug such as LSD
Toxic Release Inventory Program
To move with light, quick steps; to walk or move lightly; to skip; to move the feet nimbly; sometimes followed by it
The action of breaking a circuit - usually refers to an automatic rather than a manual action BACK TO TOP
gezi
tour

I'm going to take you on a tour. - Seni bir geziye çıkaracağım.

I'm looking forward to touring bookstores in the US. - Amerika'daki kitapçılarda gezinmeyi dört gözle bekliyorum.

gezi
travel

I will be traveling in Europe for two months. - İki aylığına Avrupa'yı geziyor olacağım.

Gulliver's Travels was written by a famous English writer. - Gülliver'in Gezileri ünlü bir İngiliz yazar tarafından yazılmıştır.

gezi
trip

Their trip has been cancelled due to rain. - Yağmur nedeniyle onların gezisi ertelendi.

I've been invited on a trip abroad, but I don't want to go. - Yurt dışında bir geziye davet edildim, ama ben gitmek istemiyorum.

geziye katılmak
rubberneck
geziye katılmak
rubber
geziye katılmak
join the tour
geziye çıkan kimse
tripper
geziye çıkmak
journey

I want to go on a journey around the world if possible. - Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum.

geziye çıkmak
to go on a trip
geziye çıkmış kimse
excursionist
gezi
sightseeing

We went sightseeing in Hokkaido. - Biz Hokkaido'da tur gezisine gittik.

Do you have any sightseeing tours of this town? - Bu şehirle ilgili gezi turlarınız var mı?

gezi
journey

We are going on a journey next month. - Gelecek ay geziye çıkıyoruz.

I want to go on a journey around the world if possible. - Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum.

gezi
excursion

He's the one who made an excursion there. - Oraya geziye giden odur.

Most students do the sights of Kyoto on their school excursion. - Çoğu öğrenci okul gezilerinde Kyoto'nun görülmeye değer yerlerini geziyorlar.

gezi
excursion, journey, tour, trip; outing, promenade, walk, ride
gezi
promenade, esplanade, place for strolling
gezi
locomotion
gezi
outing

They chartered a bus for the firm's outing. - Firmanın gezileri için bir otobüs kiraladılar.

It rains so often in the wet season that it's hard to plan outings. - Yağışlı mevsimde o kadar sık yağmur yağar ki gezintileri planlamak zordur.

gezi
promenade
gezi
itineration
gezi
walk

I walked about aimlessly on the street. - Caddede amaçsızca gezindim.

Armstrong walked around. - Armstrong, etrafta gezindi.

gezi
parade
gezi
touring

Tom is touring with Mary's band. - Tom Mary'nin grubuyla geziyor.

I'm looking forward to touring bookstores in the US. - Amerika'daki kitapçılarda gezinmeyi dört gözle bekliyorum.

gezi
esplanade
gezi
ride

Can I offer you a ride? - Sana bir gezinti önerebilir miyim?

Would you like a ride? - Bir gezinti ister misiniz?

gezi
(Bilgisayar) expedition

Some problems are expected on their expedition. - Onların keşif gezisinde bazı sorunlar bekleniyor.

I anticipate that there will be problems on their expedition. - Onların gezisinde sorunlar olacağını tahmin ediyorum.

gezi
circuit
gezi
voyage
gezi
sıghtseeıng
bedava geziye çıkmak
junket
gezi
excursion, outing; tour
gezi
{i} run
التركية - التركية

تعريف geziye في التركية التركية القاموس.

Gezi
Gezilip hava alınacak yer
Gezi
Bu kumaştan yapılmış olan
Gezi
Gezmek, görmek, eğlenmek amacıyla yapılan yolculuk
Gezi
Pamuk ve ipekle karışık dokunmuş hareli kumaş: "Yalnız omuz başlarını örten, kısa yollu, gezi gibi yarı sert kumaştan, yakasız bir yaz ceketiydi."- R. H. Karay
Gezi
Gezinti yeri
Gezi
Ülkeler veya şehirler arasında yapılan uzun yolculuk, seyahat
Gezi
seyahat
gezi
Pamuk ve ipekle karışık dokunmuş hareli kumaş
gezi
Pamuk ve ipek ile karşık dokunmuş hareli kumaş
gezi
Pamukla ve ipekle karışık dokunmuş hareli bir kumaş
geziye
المفضلات