getrieben

listen to the pronunciation of getrieben
ألمانية - التركية
(Gramer) treiben trieb A sürmek, önüne katmak, kovmak
الإنجليزية - التركية

تعريف getrieben في الإنجليزية التركية القاموس.

driven
çakılmış
driven
işler
driven
sürülmüş
driven
çalışır
driven
sür

Tom Mary'nin arabasını sürmemeliydi. - Tom shouldn't have driven Mary's car.

Keşke arabamı sürmeseydin. - You'd better not have driven my car.

driven
sürmek
pushed
sıkışık
pushed
parasız
pushed
meşgul
pushed
işi başından aşkın
pushed
kesik
driven
Azimli

Like most of the lawyers that I know, Rachel is driven.

Tom çok azimli, değil mi? - Tom is very driven, isn't he?

Tom azimli, değil mi? - Tom is driven, isn't he?

driven
Güdümlü

Test driven development.

driven
Sevkolunmuş, teşvik edilmiş

The mathematicians of the time was driven by curiosity.

pushed
çıkardı
driven
f., bak. drive
driven
drive götür/aç/git/sür
pushed
push sıkıştır/it
pushed
meşgul/sıkıntılı
run
{i} gösterim