Hem Tom'un hem de Mary'nin ellerinde içkileri var.
- Tom und Maria haben beide ein Getränk in der Hand.
Ben içecekleri dağıtayım.
- Ich verteile mal die Getränke.
Yabancılardan içecek kabul etmeyin.
- Nehmen Sie keine Getränke von Fremden an!
Çok fazla içmek seni hasta edecek.
- Too much drinking will make you sick.
Artık onu, içmekten alıkoymalıyız.
- We have to stop him from drinking any more.
O içtiğinde farklı bir kişi oluyor, bu yüzden onunla içki içmeyi sevmiyorum.
- He's a different person when he's drunk, so I don't like to drink with him.
Ben size bir içki ısmarlayabilir miyim?
- Can I buy you a drink?
Bir yerde içki içmek için dışarı çıkmak ister misiniz?
- Would you like to go out to have a drink somewhere?
Ben sigara ve içki içmekten vazgeçtim.
- I quit smoking and drinking.
Şampanya alkollü bir içkidir.
- Champagne is an alcoholic beverage.
Alkollü içki içen İnsanların girmesine izin verilmez.
- People who drink alcoholic beverages are not allowed to enter.
Lütfen stadyuma alkollü içecek getirmeyin.
- Please don't bring alcoholic beverages into the stadium.
Hayatta kalmak için, insanların yiyeceklerden ve içeceklerden oluşan beslenmeye ihtiyacı var.
- In order to stay alive, humans need alimentation, which consists of foods and beverages.
The entrée includes a beverage.
- Der Eintrittspreis beinhaltet ein Getränk.
What's your favorite non-alcoholic beverage?
- Was ist dein liebstes nichtalkoholisches Getränk?