getirmektedir

listen to the pronunciation of getirmektedir
التركية - الإنجليزية
actionability
{i} quality of being actionable, liability to legal action
The characteristic of being actionable
getir
brought

I brought you a little something. - Sana küçük bir şey getirdim.

My uncle brought a new TV set for us. - Dayım bizim için yeni bir TV seti getirdi.

getir
bring

Can S. Jobs bring back the magic to Disney? - S.Jobs Disney'e büyüyü geri getirebilir mi?

Because we love you, we are updating Tatoeba to bring you a better user experience. See? We love you huh? - Çünkü biz sizi seviyoruz, daha iyi bir kullanıcı deneyimi getirmek için Tatoeba'yı güncelleştiriyoruz. Gördünüz mü? Biz sizi seviyoruz ha?

getir
(Bilgisayar) import

The new law will bring about important changes in the educational system. - Yeni yasa, eğitim sistemine önemli değişiklikler getirecektir.

It's important to unite as many workers as possible. - Mümkün olduğunca çok sayıda işçiyi bir araya getirmek önemlidir.

getir
brought into

Sami was brought into the police station. - Sami karakola getirildi.

A freezing beggar was brought into the hospital for treatment. However, he didn't have even one cent with which to settle the bill. - Donan bir dilenci tedavi için hastaneye getirildi. Fakat faturayı ödemek için bir senti bile yoktu.

getir
bring into
getir
{f} bringing

I could kick myself for not bringing a map. - Bir harita getirmediğim için kendimi tekmeleyebilirdim.

Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer into businesses world-wide. - Uluslararası satışlarımız büyümeye, Toyo Computer adını dünya çapında iş dünyasına getirmeye devam ediyor.

getir
hand in
getir
broughtinto
getir
handin
getir
galligaskins
getir
spat
getir
hand#in
getir
bringinto
getirmektedir
المفضلات