getir

listen to the pronunciation of getir
التركية - الإنجليزية
(Bilgisayar) bring

In most sports the team that practice hardest usually brings home the bacon. - Çoğu sporlarda en sıkı çalışma yapan takım genellikle eve ekmek parasını getirir.

Can S. Jobs bring back the magic to Disney? - S.Jobs Disney'e büyüyü geri getirebilir mi?

(Bilgisayar) import

The new law will bring about important changes in the educational system. - Yeni yasa, eğitim sistemine önemli değişiklikler getirecektir.

It's important to unite as many workers as possible. - Mümkün olduğunca çok sayıda işçiyi bir araya getirmek önemlidir.

brought

I've brought you a little something. - Sana küçük bir şey getirdim.

I brought you a little something. - Sana küçük bir şey getirdim.

brought into

Sami was brought into the police station. - Sami karakola getirildi.

Fadil was brought into the police station and questioned. - Fadıl polis karakoluna getirildi ve sorgulandı.

bring into
{f} bringing

Are you bringing your camera? - Kameranı getiriyor musun?

I could kick myself for not bringing a map. - Bir harita getirmediğim için kendimi tekmeleyebilirdim.

hand in
broughtinto
handin
galligaskins
spat
hand#in
bringinto
getir götür işi
errand

Working four days a week is great for errands. - Getir götür işi için haftada dört gün çalışmak harikadır.

getir-götür
(Bilgisayar) swapping
belgeyi önceki boyutuna getir
(Bilgisayar) restore document
Sıçtı Cafer bez getir
He's buggered it up, He's messed things up
uyumlu hale getir
(Bilgisayar) make compatible
getir
المفضلات