Birinin kapıyı çaldığını duyduğumda banyoya girmek üzereydim.
- I was about to get in the bath when I heard someone knocking on the door.
Gelecekte gazetecilik işine girmek istiyorum.
- I'd like to get into journalism in the future.
Vienna'ya yürüyerek varmak ne kadar sürer?
- How long does it take to get to Vienna on foot?
Arabayla istasyondan amcamın evine varmak yaklaşık sadece beş dakika aldı.
- It took only about five minutes to get to my uncle's house from the station by car.
Çalışmaya başlamak zorundayım.
- I have to get to work.
İşe başlamak istiyorum.
- I want to get to work.
Kendimi evimin dışında kilitledim, bu yüzden içeri girmek için pencereyi kıracağım.
- I've locked myself out of my house, so I'm going to break a window to get in.
İçeri girmek için nereden bir bilet alabilirsin?
- Where can you buy a ticket to get in?
Tom başını belaya sokmak istemiyor.
- Tom doesn't want to get in trouble.
Tom başını belaya sokmak istemiyor.
- Tom doesn't want to get into trouble.
İçeri gir ve kapılarını kilitle! Pencerelerini kapat! Sisin içinde bir şey var!
- Get inside and lock your doors! Close your windows! There is something in the fog!
Varır varmaz seninle temas kuracağım.
- I'll get in touch with you as soon as I arrive.
Onlar Avrupa'ya ulaşmak için umutsuzdu.
- They were desperate to get to Europe.
Kent merkezine ulaşmak için hangi otobüs veya trene binebileceğimi bana söyleyebilir misin?
- Can you tell me which bus or train I can take to get to the town centre?
İçeriye girmek için başka bir yol bulmak zorundayız.
- We've got to find another way to get in.
They hacked his password and finally got in.
You'd better get in gear. We've got work to do!.
Do the early results say our candidate will get in?.
All of our students who applied to university got in.
You gained full marks in the exam. Get in!.
He's refusing to testify. I think the Mob got to him.
This job's really getting to me. I don't know how much longer I'll last.