Devrimin kendi yasaları vardır.
- Die Revolution hat ihre eigenen Gesetze.
O, yasalara aykırıdır.
- Das verstößt gegen die Gesetze.
Erkek kardeşim hukuk öğrenimi için Amerika'ya gitti.
- My brother went to the United States to study law.
Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır.
- Water law is the field of law dealing with the ownership, control, and use of water as a resource.
Kanun herkes için aynıdır.
- The law is the same for everyone.
Bu yeni kanunun, özgürlüğünü kısıtlayacağını hissediyor.
- He feels this new law will restrict his freedom.
Araba sürerken trafik kurallarına uymamız gerekiyor.
- You should obey the traffic laws when you drive.
Her şey doğanın kurallarına tabidir.
- Everything is subject to the laws of nature.
Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır.
- Water law is the field of law dealing with the ownership, control, and use of water as a resource.
Ceza hukuku, ceza yasası olarak da bilinen, bir suç olarak sınıflandırılmış olan bir hareket için takibat gerektirir.
- Criminal law, also known as penal law, involves prosecution for an act that has been classified as a crime.
Avukatlar davayı saatlerce savundu.
- The lawyers argued the case for hours.
Avukatlar davaları kazandıklarında çok miktarda dolar kazanırlar.
- Lawyers make mega bucks when they win cases.
Everyone knows the law.
- Jeder kennt das Gesetz.
You must observe the law.
- Man muss sich an das Gesetz halten.
Newton and Einstein understood the law of gravitation in very different ways.
The law will be effective from the 1st of April.
- Das Gesetz wird am ersten April in Kraft treten.
You must observe the law.
- Du musst das Gesetz befolgen.