Sanki bir hayalet görmüş gibi görünüyordu.
- Sie sah aus, als wenn sie einen Geist gesehen hätte.
Daha önce böyle bir yer görmemiştim.
- Ich hatte einen solchen Ort noch nie zuvor gesehen.
Sanki bir hayalet görmüş gibi görünüyordu.
- Sie sah aus, als wenn sie einen Geist gesehen hätte.
Ben onu daha önce görmüştüm.
- Ich habe sie vorher gesehen.
Yapay dünya uydularının fırlatılmasına yaygın olarak uzayın bir keşfi gözüyle bakılmaktadır.
- The launching of artificial earth satellites is commonly looked upon as an exploration of space.
Bunun gibi görünen bir intiharı hiç görmedik.
- We have never seen a suicide that looked like this.
Aptal görünen tek kişi ben değildim.
- I wasn't the only one who looked stupid.
Gökyüzünde görülen çok sayıda yıldızlar vardı.
- There were several stars to be seen in the sky.
Görülen bir şey, asla görülmemiş gibi olmaz.
- What has been seen can not be unseen.
Onlarla görülmekten utanmam.
- I am not ashamed to be seen with them.
Tom, Mary'yle görülmek istemiyordu.
- Tom didn't want to be seen with Mary.
Filmi daha önce gördüğüm için televizyonu kapattım.
- I turned off the TV because I had seen the movie before.
Mikroplar sadece bir mikroskop yardımıyla görülebilir.
- Germs can only be seen with the aid of a microscope.
Gökyüzünden görüldüğünde,ada çok güzeldi.
- Seen from the sky, the island was very beautiful.
O, evin dışına giderken görüldü.
- He was seen going out of the house.
I've never seen such a beautiful sunset.
- Ich habe nie so einen schönen Sonnenuntergang gesehen.
Never have I seen her before.
- Ich habe sie noch nie zuvor gesehen.
Statistically speaking, flying in a plane is much safer than traveling by car.
- Statistisch gesehen, ist es viel sicherer, mit dem Flugzeug als mit dem Auto zu reisen.