تعريف geschenke في ألمانية التركية القاموس.
- hediyeler
تعريف geschenke في الإنجليزية التركية القاموس.
- presents
- (Bilgisayar) sunar
- gifts
- hediyeler
Tom her ne zaman ziyarete gelse bize hediyeler getirir.
-Tom brings us gifts whenever he visits.
O, onlardan hediyeler kabul etti.
-He accepted gifts from them.
- gifts
- armağanlar
Bir öpücük yaşamın en değerli armağanlarından biridir.
-A kiss is one of life's most precious gifts.
- presents
- (Bilgisayar) armağanlar
Noel armağanlarını açarken çocuğunuzun yüzündeki sevinç ile kıyaslayabilecek çok az şey vardır.
-Few things can compare to the joy on your child's face as they open their Christmas presents.
Bu yıl birbirimize Noel armağanları vermek yerine hediyeler için harcayacağımız miktarı hayır kurumuna bağışladık.
-Instead of giving each other Christmas presents this year, we donated the amount we would have spent on presents to a charity.
- gifts
- ödüller
Yaşam, ödüllerini tekrar etmez.
-Life does not repeat its gifts.
- presents
- sunuyor
المصطلحات ذات الصلة
تعريف geschenke في ألمانية الإنجليزية القاموس.
- bestowments
- gifts
- prezzies
- presents
- Geschenke mit Sinnsprüchen
- opinionated gifts
- Die Geschenke waren im Schrank versteckt.
- The gifts were stashed in the cupboard
- Er kaufte ihnen aus einem Schuldgefühl heraus teure Geschenke.
- He bought them expensive presents, out of guilt
- Es ist öffentlichen Angestellten untersagt, Geschenke oder Geld als Gegenleistun
- Public officials are not allowed to solicit gifts or money in exchange for favours
- Kleine Geschenke erhalten die Freundschaft.
- Small gifts maintain the friendship
- Kleine Geschenke erhalten die Freundschaft.
- Small gifts will best maintain friendship
- einen Beamten anfüttern (für Geschenke empfänglich machen)
- to get a public servant hooked on receiving gifts
- jmd., der seine Geschenke zurückverlangt
- Indian giver