The pregnancy left her with stretch marks.
- Gebelik onu gerilme izleriyle bıraktı.
His weight strained the rope.
- Onun ağırlığı ipi gerdi.
Their marriage has been strained lately because of financial problems.
- Mali sıkıntılar nedeniyle evlilikleri son zamanlarda gerildi.
Dad stretched after dinner.
- Babam akşam yemeğinden sonra gerindi.
Everybody in the car said they wanted to get out and stretch their legs.
- Arabaki herkes arabadan çıkmak ve bacaklarını germek istediğini söyledi.
In the most thrilling moment, everyone looked very tense.
- En heyecanlı anda herkes çok gergin görünüyordu.
The atmosphere in Washington became very tense.
- Washington'daki atmosfer çok gergin oldu.
Relax. You're all tensed up.
- Rahatlayın. Hepiniz gerginsiniz.
The atmosphere became strained when he came.
- O geldiğinde ortam gerginleşti.
Great strain was put on Tom and Mary's marriage by the constant meddling of Mary's mother.
- Mary'nin annesinin sürekli karışmasından Tom ve Mary'nin evliliğine büyük bir gerginlik konuldu.
The cat was lying stretched out at full length in the sunlight streaming through the window.
- Kedi, pencereden giren güneş ışığında boylu boyunca gerinerek uzanıyordu.
Dad stretched after dinner.
- Babam akşam yemeğinden sonra gerindi.
Tom has completely recovered and can go back to work.
- Tom tamamen iyileşti ve işe geri dönebilir.
He has completely recovered and can go back to work.
- Tom tamamen iyileşti ve işe geri gidebilir.
Mongolian nomads live in gers.