He isn't back yet. He may have had an accident.
- O henüz geri gelmedi. Kaza geçirmiş olabilir.
He left Japan never to come back.
- O asla geri dönmemek üzere Japonya'dan ayrıldı.
Please, remember those words for the rest of your life.
- Lütfen hayatınızın geriye kalanı için bu kelimeleri hatırlayın.
My interest is in the future because I'm going to spend the rest of my life there.
- Merakım gelecekte çünkü hayatımın geri kalanını orada geçireceğim.
Tom always looks in the rearview mirror before he backs up.
- Tom her zaman geri gitmeden önce dikiz aynasına bakar.
Tom started the car and put it in reverse.
- Tom arabayı çalıştırdı ve onu geri vitese aldı.
They decided to leave extra food behind.
- Ekstra yiyeceği geride bırakmaya karar verdiler.
Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.
- Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.
I will be back in two week's time.
- İki haftalık süre içinde geri döneceğim.
Tom is back in his office.
- Tom ofisine geri döndü.
She is backward in expressing her opinion.
- O, fikrini ifade etmede geri kalmış.
Tom took a step backward.
- Tom geriye doğru bir adım attı.
Tom stepped backwards.
- Tom geriye adım attı.
Tom bends over backwards to please Mary.
- Tom Mary'yi memnun etmek için geriye doğru eğilir.
In hindsight, this was a mistake.
- Geriye dönüp baktığımda, bu bir hataydı.
My watch is five minutes slow.
- Saatim beş dakika geri kalmış.
That was because my watch was five minutes slow.
- Sebebi saatimin beş dakika geri kalmasıydı.
I think everyone looks back on their childhood with some regret.
- Bence herkes biraz pişmanlık ile kendi çocukluğuna geri bakar.
She will return within an hour.
- O bir saat içinde geri dönecektir.