Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
- Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
Understanding you is really very hard.
- Seni anlamak gerçekten çok zor.
Indeed he is young, but he is well experienced for his age.
- Gerçekten çok genç ama yaşına göre çok tecrübeli.
Thanks indeed, handy this!
- Gerçekten teşekkürler, bu çok kullanışlı.
Tom says he has actually seen a ghost.
- Tom gerçekten bir hayalet gördüğünü söylüyor.
Can computers actually translate literary works?
- Bilgisayarlar gerçekten edebi eserleri çevirebilir mi?
The artistic beauty of the garden is truly amazing.
- Bahçenin sanatsal güzelliği gerçekten şaşırtıcı.
It is truly said that time is anger's medicine.
- Zamanın öfkenin ilacı olduğu gerçekten söylenilmektedir.
There are lots of theories about the origins of language, but, in fact, no one really knows.
- Aslında dilin kökeni hakkında birçok teori vardır, ama hiç kimse gerçekten bilmiyor.
As a child, Mary particularly hated clowns and apes. To this day, in fact, that has not changed one bit.
- Çocukken, Mary özellikle palyaçolar ve maymunlardan nefret ediyordu. Bu güne gelince, gerçekten, bu ,bir parça bile değişmedi.
Tom says he has actually seen a ghost.
- Tom gerçekten bir hayalet gördüğünü söylüyor.
Was the money actually paid?
- Para gerçekten ödenildi mi?
He is very clever indeed.
- O gerçekten çok zeki.
I was really very happy.
- Gerçekten çok mutluydum.
That's my favorite book! Honestly! The book is worth reading.
- O benim en sevdiğim kitabım. Gerçekten okunmaya değer.
Honestly, I really like you.
- Doğrusu, seni gerçekten seviyorum.
Understanding you is really very hard.
- Seni anlamak gerçekten çok zor.
Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
- Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering.
- Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.
I am quite ready for payment.
- Ben, gerçekten ödeme için hazırım.
I'm not sure if this is really true or not.
- Bunun gerçekten doğru olup olmadığına emin değilim.
They say that in America anyone can become president, but perhaps that's not really true.
- Onlar Amerika'da herhangi birinin başkan olabileceğini söylüyorlar fakat belki gerçekten doğru değildir.
Tom seemed genuinely surprised when I told him that Mary had left town.
- Mary'nin kasabayı terk ettiğini ona söylediğimde, Tom gerçekten şaşırmış görünüyordu.
Tom was genuinely touched.
- Tom'a gerçekten dokunuldu.
I really appreciate the help you've given me over the years.
- Yıllardır bana yaptığın yardımı gerçekten takdir ediyorum.
Tom has really changed a lot since last year.
- Tom geçen yıldan beri gerçekten çok değişti.
At that time, I thought that I was going to die for real.
- O zaman, gerçekten öleceğimi sandım.
If you keep on complaining, I will get mad for real.
- Şikayet etmeye devam edersen, gerçekten delireceğim.
That's my favorite book! Honestly! The book is worth reading.
- O benim en sevdiğim kitabım. Gerçekten okunmaya değer.
I honestly don't care.
- Gerçekten umurumda değil.
You will answer truthfully, won't you?
- Gerçekten cevap vereceksin, değil mi?
He was so funny at the party that I simply couldn't restrain my laughter.
- O, partide o kadar komikti ki gerçekten gülmeme engel olamadım.
I am literally crying right now.
- Ben şimdi gerçekten ağlıyorum.
That could literally ruin my life.
- O gerçekten hayatımı mahvedebilir.
That was really effective.
- O gerçekten etkiliydi.
Religion is very personal. Practically everyone has really his own religion. Collectivity in religion is an artifice.
- Din çok bireyseldir. Neredeyse herkesin gerçekten kendi dini vardır. Dindeki bütünlük bir kurnazlıktır.
It's not really practical.
- Gerçekten pratik değil.
Did you really expect him to tell you the truth?
- Onun gerçeği söyleyeceğini gerçekten bekliyor muydunuz?
To tell the truth, I don't really like him.
- Doğruyu söylemek gerekirse, onu gerçekten sevmiyorum.
You will answer truthfully, won't you?
- Gerçekten cevap vereceksin, değil mi?
Life is indeed a good thing.
- Hayat gerçekten de iyi bir şeydir.
I would really appreciate a glass of cold beer.
- Bir bardak soğuk biraya gerçekten minnettar kalırdım.
Really? I had locked it up before I went out.
- Gerçekten mi? Ben gitmeden önce onu kilitlemiştim.