These insects are widely distributed.
- Bu böcekler geniş bir alana yayıldılar.
My living room has wide windows.
- Oturma odamda geniş pencereler var.
He has broad shoulders.
- Onun geniş omuzları vardı.
I am told he has a broad back.
- Bana onun geniş bir arkası olduğu söylendi.
What's the width of this road?
- Bu yolun genişliği nedir?
The road is ten feet in width.
- Yol on fit genişliğinde.
We generally drink tea after a meal.
- Biz genellikle bir öğünden sonra çay içeriz.
The labor unions had been threatening the government with a general strike.
- İşçi sendikaları hükümeti genel grevle tehdit etmekteydi.
Usually, I'll be gone before the morning light.
- Genellikle, sabah ışığından önce gitmiş olurum.
He was a general in WWII.
- He was a general in the Second World War.
He was a general in the Second World War.
- He was a general in WWII.
New York'un caddeleri çok geniş.
- New York'un caddeleri çok geniştir.
New York'un caddeleri çok geniştir.
- New York'un caddeleri çok geniş.
Eskiden cinsiyetin doğuştan kazanıldığını savunanlardandım, ama artık ikili cinsiyet sistemine çok karşıyım.
- I used to be really cis, but by now I've become pretty genderqueer.
Tom eski neslin bir üyesi olduğunu itiraf etmekten nefret ediyor.
- Tom hates to admit that he's a member of the older generation.
Bilgisayarı bozdun. Aferin, dahi.
- You broke the computer. Nice going, genius.
Tam otomatik hikaye üretimi bilgisayar bilim adamları için çözülmemiş bir sorun kalmaya devam etmektedir.
- Fully automatic story generation remains an unsolved problem for computer scientists.