الإنجليزية - التركية
تعريف generally used in pairs في الإنجليزية التركية القاموس.
- crane
- {i} vinç
Vinç yirmi ton beton kaldırabilir.
-The crane can lift twenty tons of concrete.
Sadako'nun şimdi yapabileceği bütün şey kağıttan vinçler yapmak ve bir mücize beklemekti.
-All Sadako could do now was to make paper cranes and hope for a miracle.
- crane
- {f} vinç ile kaldırmak
- crane
- {i} turna
Turnalar büyük güzel hayvanlardır.
-Cranes are big beautiful birds.
Chizuko Bir turna kuşu bin yıl yaşayabilir dedi.
-Chizuko said, A crane is supposed to live for one thousand years.
- crane
- {i} sifon
- crane
- turna gibi boynunu uzatmak
- crane
- kaldırma makinesi
- crane
- katman
- crane
- (boynunu) uzatmak
- crane
- {f} vinçle kaldırmak
- crane
- {i} vinç,vinç
- crane
- Belearica pavonina demoiselle crane telli turna
- crane
- turna Grus grus
- crane
- crowned crane tuğlu turna
- crane
- {f} turna gibi uzanmak
- crane
- turna/vinç
- crane
- uzatmak
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف generally used in pairs في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- crane
generally used in pairs
الواصلة
gen·er·al·ly used in pairsالتركية النطق
cenrıli yuzd în perzالنطق
/ˈʤenrəlē ˈyo͞ozd ən ˈperz/ /ˈʤɛnrəliː ˈjuːzd ɪn ˈpɛrz/
Resimler
السابق
المفضلات