gemisi

listen to the pronunciation of gemisi
التركية - الإنجليزية
ship
To take in (water) over the sides of a vessel

We were shipping so much water I was sure we would capsize.

To send a parcel or container to a recipient (by any means of transport)
A vessel which travels through any medium other than across land, such as an airship or spaceship
{n} a vessel with three masts, square rigged
{v} to put on board a ship, send, transport
Pay; reward
A dish or utensil (originally fashioned like the hull of a ship) used to hold incense
travel by ship
If people or things are shipped somewhere, they are sent there on a ship or by some other means of transport. Food is being shipped to drought-stricken Southern Africa. see also shipping. Large floating vessel capable of crossing open waters. The term formerly was applied to sailing vessels with three or more masts; today it usually denotes a vessel of more than 500 tons' (450 metric tons') displacement. The largest ships today are enormous oil tankers, some of which are 500,000 tons (450,000 metric tons) deadweight. Other specialized ships (containerships) carry general freight in standardized containers that can be easily loaded, unloaded, and transferred. See also battleship, brig, clipper ship, corvette, dhow, frigate, junk, longship, ocean liner, schooner, yacht. Viking ship clipper ship ship money ship of the line
1 (noun) A large seagoing vessel 2 (verb) To transport
a vessel with three or more masts
A seagoing vessel greater than 150' in length Used for luxury cruises, import and export
Specifically, a vessel furnished with a bowsprit and three masts (a mainmast, a foremast, and a mizzenmast), each of which is composed of a lower mast, a topmast, and a topgallant mast, and square-rigged on all masts
from the Old English scip, the generic name for sea-going vessels (as opposed to boats) Originally ships were personified as masculine but by the sixteenth century almost universally expressed as as feminine
By extension, in commercial usage, to commit to any conveyance for transportation to a distance; as, to ship freight by railroad
go on board
Any large seagoing vessel
Hence, to send away; to get rid of
To embark on a ship
To put on board of a ship, or vessel of any kind, for transportation; to send by water
gemi
vessel

The vessel was loaded with coal, lumber, and so on. - Gemi kömür, kereste, ve benzeri şeylerle yüklüydü.

A cargo vessel, bound for Athens, sank in the Mediterranean without a trace. - Atina'ya giden bir yük gemisi, bir iz bırakmadan Akdeniz'de battı.

gemi
{i} ship

The ship was wrecked on the rocks. - Gemi, kayalara çarpmış.

They are now aboard the ship. - Onlar şimdi gemideler.

yük gemisi
freighter
gemisi şapa oturmak
to undergo irreparable loss in business
gezinti gemisi
(Askeri) excursion snip
gemi
{i} craft
gemi
{i} bark
hızlı savaş gemisi
cruiser
amiral gemisi
flagship

We've destroyed the enemy flagship! - Düşmanın amiral gemisini tahrip ettik!

gemi
steamer

As good luck would have it, a steamer passed by and they were saved. - Şans eseri, bir gemi geçti ve onlar kurtarıldı.

The paddle steamer is just leaving port. - Çarklı gemi şimdi limandan ayrılıyor.

köle gemisi
slaver
nuhun gemisi
ark
roma kürek gemisi
galley
uzay gemisi
(Havacılık) bird
alman hava gemisi
(Havacılık) zeppelin
asker gemisi
(Askeri) trooper
devriye gemisi
(Askeri) patrol boat
fener gemisi
floating light
gemi
fighter
gemi
(Askeri) sloop rig
gemi
(Askeri) sailing ship
gemi
crafts
gemi
mercantile vessel
gemi
watercraft
gemi
(Askeri) liner

The liner called at Hong Kong. - Yolcu gemisi Hong Kong'a uğradı.

gemi
boarder
hollanda gemisi
dutchman
kargo gemisi
(Askeri) cargo vessel
konvoy gemisi
(Askeri) joiner
nakliye gemisi
(Askeri) transport vessel
nakliye gemisi
(Askeri) transport
nuhun gemisi
noah's ark
petrol gemisi
(Ticaret) tanker
tarak ağlı balıkçı gemisi
(Askeri) trawler
trol gemisi
trawler
yolcu gemisi
(Askeri) cruise liner
yolcu gemisi
cabin cruiser
gemi
keel
gemi
boat

The big ship rammed a fishing boat. - Büyük gemi bir balıkçı teknesine çarptı.

The boat was approaching the English Channel. - Gemi Manş Denizine yaklaşıyordu.

gemi
sail

The ship sailed around the cape. - Gemi burnun etrafını dolaştı.

The ship sails for Honolulu tomorrow. - Gemi yarın Honolulu'ya denize açılacak.

gemi
sloop
Gemi
steam ship
Laf ile peynir gemisi yürümez
(Atasözü) Actions speak louder than words
korsan gemisi
pirate ship
nuhun gemisi
Noah's Arc
ticaret gemisi sahibi
merchant ship owner
1000 tondan büyük balıkçı gemisi
(Askeri) fishing vessel
Birleşik Devletler Deniz Kuvvetleri Gemisi
(Askeri) United States Naval Ship
Lafla peynir gemisi yürümez
Fine words butter no parsnips
Nuhun gemisi
(Tabiat Doğa) (yumuşakçalar, naime) Noah's ark
amfibi hava taarruz gemisi
(Askeri) amphibious aviation assault ship
amfibi komuta gemisi; kara unsur komutanı; fırlatma kontrol merkezi; yükleme ve
(Askeri) amphibious command ship; land component commander; launch control center; lighterage control center; link communications circuit; logistics component command
amfibi taarruz gemisi (genel amaçlı); amfibi taarruz gemisi (çok amaçlı)
(Askeri) amphibious assault ship (general purpose); amphibious assault ship (multi-purpose)
amfibi taarruz gemisi; helikopter iniş platformu
(Askeri) amphibious assault ship; landing platform helicopter
amiral gemisi süvarisi
flag captain
analog güvenli; uçak gemisi
(Askeri) analog secure; aviation ship
asker gemisi
troopship
asker taşıma gemisi
troopship
asker taşıma gemisi
trooper
ateş gemisi
hist . fire ship
ateş gemisi
fire ship
avcı gemisi
chaser
ağır taşıyıcı önceden mevzilendirilmiş gemisi
(Askeri) heavy-lift pre-position ship
balina avı gemisi
whaleman
balıkçı gemisi
hooker
balıkçı gemisi
fishing boat (used on the open sea)
balıkçı gemisi süsü verilmiş savaş gemisi
Q ship
balıkçı gemisi süsü verilmiş savaş gemisi
Q boat
bilimsel araştırma gemisi
(Denizbilim) scientific research vessel
buhar gemisi
steamship
büyük ıspanyol gemisi
galleon
cankurtaran gemisi
rescue ship
cevher gemisi
ore carrier
cevher/akaryakıt gemisi
(Askeri) are/oil carrier
deniz önceden konuşlandırma gemisi fibi
(Askeri) maritime pre-positioning ships squadron
denizaltılara karşı silahlı savaş gemisi
corvette
denizde önceden konuşlandırma gemisi; çağrı işlemci koruması; Askeri Posta Servi
(Askeri) maritime pre-positioning ship; message processor shelter; Military Postal Service
destroyer (Deniz Kuvvetleri Gemisi)
(Askeri) destroyer (Navy ship)
devlet gemisi
(Hukuk) state ship
düşman ticaret gemilerine saldıran savaş gemisi
raider
düşmana saldırmaya izinli özel ticaret gemisi
privateer
ekspres yolcu gemisi
(Ticaret) fast passenger steamer
elektronik harp kontrol gemisi
(Askeri) electronic warfare control ship
erzak gemisi
victualing ship
erzak gemisi
victualer
erzak gemisi
victualler [Brit.]
esas zayiat kabul ve tedavi gemisi
(Askeri) primary casualty receiving and treatment ship
esir gemisi
slave ship
esir mübadele gemisi
(Askeri) cartel ship
eski savaş gemisi
man of war
eğlence gemisi
pleasure boat
fener gemisi
lightship
fener gemisi
floating light, lightship
fok avı gemisi
sealer
gemi
ship, boat, vessel, craft; nautical
gemi
(Hukuk) ship, vessel
gemi
shipboard
gemi
bottom

The ship went down to the bottom of the sea. - Gemi denizin dibine battı.

The ship sank to the bottom of the sea. - Gemi denizin dibine battı.

gemi
prow
hafif kıyı gemisi
(Askeri) lighter aboard ship
hasta taşıt gemisi
(Askeri) hospital transport
hastahane gemisi
(Askeri) hospital ship
hava gemisi
airship, zeppelin
hava gemisi
airship, dirigible
hava lojistik destek gemisi
(Askeri) aviation logistics support ship
havuzlu çıkarma gemisi; en düşük anlamlı basamak
(Askeri) landing ship dock; least significant digit
hücum yük gemisi
(Askeri) attack cargo ship
hükümet izniyle savaşan korsan gemisi
captor
hızlı lojistik gemisi
(Askeri) fast logistics ship
idari refakat gemisi
(Askeri) administrative escort
ikmal gemisi
supply ship
ingiliz kraliyet gemisi
(Askeri) his/her majesty's ship
kablo gemisi
cable ship
kabotaj gemisi
coaster, coasting vessel
karakol gemisi
coast-guard ship, patrol vessel
karakol gemisi/uçağı; kişisel bilgisayar; uçağı idare eden pilot; başkanlar komi
(Askeri) patrol craft; personal computer; pilot in command; principals committee
kargo gemisi
(Askeri) cargo ship

This is a cargo ship, not a passenger ship. - Bu bir kargo gemisi, bir yolcu gemisi değil.

The cargo ship arrived four hours early. - Kargo gemisi dört saat erken geldi.

kaçakçı gemisi
smuggler's ship
kendi kendini idame ettirme imkan ve kabiliyetine sahip olmayan konteyner gemisi
(Askeri) non-self-sustaining containership
keşif gemisi
scout

The captain decided to send out a scout. - Kaptan bir keşif gemisi göndermeye karar verdi.

keşif gemisi
scout vessel
konteyner gemisi kargo yükleme adaptörü
(Askeri) containership cargo stowage adapter
konteynır gemisi
containership
korsan gemisi
pirate

We could see what we thought was a pirate ship in the distance. - Uzakta bir korsan gemisi olduğunu düşündüğümüz şeyi görebiliyorduk.

korsan gemisi
picaroon
korsan gemisi
corsair
kundak gemisi
fire ship
kurtarma gemisi
salvor
kurtarma gemisi
naut . rescue vessel
kurtarma gemisi
salvage vessel
kömür gemisi
collier İİ
kömür gemisi
collier
kömür gemisi
coaler
kömür gemisi işçisi
collier
küçük balıkçı gemisi
fishing smack
kıt'a nakliye gemisi, asker nakleden gemi
(Askeri) troopship
lafla peynir gemisi yürümez
Mere talk won't get anything done
lojistik destek gemisi
(Askeri) logistics support vessel
lojistik destek gemisi
(Askeri) logistic support ship
mayın gemisi
minelayer
mayın tarama gemisi
mine hunter
mayın tarama gemisi
minesweeper
mayın tarama gemisi
mine-sweeper
merkezi kontrol gemisi; konteyner kontrol bölgesi
(Askeri) central control ship; container control site
meyve gemisi
fruiter
motorlu yük gemisi
cargo motorship
nakil gemisi
transport ship
nakil gemisi
transport vessel
nakliye gemisi
mil . transport; troopship
nuh'un gemisi
Noah's Ark
nükleer güçlü uçak gemisi
(Askeri) aircraft carrier, nuclear
okul gemisi
school ship
okyanus gemisi
ocean liner
okyanus istasyon gemisi
(Askeri) ocean station vessel
olta gemisi
fishing line
posta gemisi
mailer
posta gemisi
mailboat
posta gemisi
packet boat
refakat gemisi
escort vessel, escort
sahil gemisi
(Askeri) coasting vessel
sahil koruma gemisi
(Askeri) coast guard ship
sancak gemisi
flagship
sarnıç gemisi
tanker
savaş gemisi
warship

Several American warships were sent to Panama. - Birçok Amerikan savaş gemisi Panama'ya gönderildi.

It was a big black American warship. - Büyük siyah bir Amerikan savaş gemisiydi.

savaş gemisi
battleship, warship
savaş gemisi
(küçük) gunboat
savaş gemisi
battleship

Tom and Mary are playing battleship. - Tom ve Mary savaş gemisi oynuyorlar.

savaş gemisi
(Hukuk) ship of war
savaş gemisi filikası
launch
savaş gemisi güvenliği
master at arms
sevk gemisi
(Askeri) delivering ship
sivil görünümlü savaş gemisi
Q boat
sivil görünümlü savaş gemisi
Q ship
sivil kargo gemisi
(Askeri) commercial cargo ship
soğuk hava gemisi
reefer
sürekli istasyon değişimi; kişisel muhabere sistemi; esas kontrol gemisi; tali i
(Askeri) permanent change of station; personal communications system; primary control ship; processing subsystem; processor controlled strapping
taktik yardımcı vinç gemisi
(Askeri) tactical auxiliary crane ship
tank çıkarma gemisi
(Askeri) tank landing craft
tank çıkarma gemisi
(Askeri) landing ship tank
tank çıkarma gemisi
(Askeri) tank landing ship
tarak gemisi
dredger
tarak gemisi
dredge
tenezzüh gemisi
cruise ship
ticaret gemisi
argosy
ticaret gemisi
trader, merchantman
ticaret gemisi
merchantman
ticaret gemisi
trader
ticaret gemisi
merchant ship, merchantman
ticaret gemisi
(Hukuk) merchant ship
ticaret gemisi
merchantship
ticaret gemisi bayrağı
Red Duster
ticaret gemisi bayrağı
(ıng.) red ensign
uzay gemisi
ship

That's a nice space ship. - O güzel bir uzay gemisi.

uzay gemisi
spaceship

The spaceship made a perfect landing. - Uzay gemisi mükemmel bir iniş yaptı.

Tom drew a spaceship. - Tom bir uzay gemisi çizdi.

uzay gemisi
spacecraft

Seen from a spacecraft, the earth looks blue. - Bir uzay gemisinden bakıldığında dünya mavi görünür.

Alan Shepard was the first American to pilot a spacecraft. - Alan Shepard bir uzay gemisini kullanan ilk Amerikalıydı.

uçak gemisi
flattop
uçak gemisi
aircraft carrier
uçak gemisi
airplane carrier
uçak gemisi hava grubu
(Askeri) carrier air wing
التركية - التركية

تعريف gemisi في التركية التركية القاموس.

Gemi
sabiha
Gemi
(Osmanlı Dönemi) CARİYE
Gemi
(Hukuk) SEFİNE
Gemi
keşti
KORSAN GEMİSİ
(Osmanlı Dönemi) Deniz hırsızlığı ve korsanlık yapan gemiler. Düşman gemilerini basarak mallarını alan bir devletin donanma gemilerine de aynı ad verilirdi
ateş gemisi
Eski çağlarda düşman gemilerini yakmak için özel bir biçimde yapılmış, içi yakıcı maddelerle dolu gemi
cankurtaran gemisi
Karaya oturan, yanan veya batma tehlikesi ile karşı karşıya kalan gemileri kurtarmaya yarayan gemi
gemi
Su üstünde yüzen, insan ve yük taşımaya yarayan büyük taşıt, sefine
gemi
Buğday sapı öğütülen altında keskin taşlar olan ağaç döven
gemi
Su üstünde yüzen insan ve yük taşımaya yarar büyük taşıt
kabotaj gemisi
Kabotaj hattında çalışan gemi
karakol gemisi
Kara sularında güvenliği sağlamak ve gözcülük yapmak için dolaşan küçük gemi
kumandan gemisi
Kumandanın komuta ettiği donanma gemisi
kurtarma gemisi
Deniz trafiğinde arızalanan, kaza geçiren gemi, şilep vb. araçları uygun bir yere çekip götüren özel donanımlı deniz aracı
kuru yük gemisi
Deniz taşımacılığında katı maddeleri taşıma özelliğine göre imal edilen gemi
kılavuz gemisi
Boğaz vb. geçişi tehlikeli yerlerden büyük gemilerin kolaylıkla geçişini sağlamak için görevlendirilen veya yol gösteren gemi
mayın gemisi
Denize mayın dökmek için özel olarak yapılmış gemi
sarnıç gemisi
Petrol, benzin gibi akaryakıtları taşımaya yarayan gemi
ticaret gemisi
Devlet veya özel sermayece işletilen, ticaret amacıyla kullanılan gemi
uzay gemisi
Uzaya gitmek için yapılmış taşıt
yelken gemisi
Rüzgârın şişirdiği yelkenlerin yardımıyla yol alan gemi
yolcu gemisi
Yolcu taşımak üzere yapılmış deniz taşıtı
yük gemisi
Yük taşımak için yapılan özel gemi
çıkarma gemisi
Çıkarma yapılacak kıyıya asker, araç ve cephane taşımaya yarayan, altı düz küçük deniz aracı
gemisi
المفضلات