We changed our plans because of her late arrival.
- Onun geç gelmesi nedeniyle planlarımız değişti.
The accident happened previous to my arrival.
- Kaza ben gelmeden önce oldu.
What prevented her from coming yesterday?
- Dün onun gelmesini ne önledi?
My boss didn't excuse me for coming late to the meeting.
- Patronum toplantıya geç gelmeme göz yummadı.
No more than 50 people came.
- 50 kişiden fazla gelen olmadı.
I came to Japan from China.
- Çin'den Japonya'ya geldim.
Do you want to come with us?
- Bizimle gelmek ister misiniz?
Can you come at nine?
- Dokuzda gelebilir misin?
Social order does not come from nature. It is founded on customs.
- Toplumsal düzen doğadan gelmez. Gelenekler üzerine kurulmuştur.
80% of all English words come from other languages.
- Tüm İngilizce sözcüklerin %80'i diğer dillerden gelmiştir.
Tom should apologize to Mary for not arriving on time.
- Zamanında gelmediği için Tom Mary'ye özür dilemelidir.
I'd love to know if my luggage is arriving soon.
- Ben bagajımın yakında gelip gelmeyeceğini bilmek istiyorum.
Look out! There's a truck coming!
- Dikkat! Buraya gelen bir kamyon var!
Christmas is coming soon.
- Yakında Noel geliyor.
These flowers come from Holland.
- Bu çiçekler Hollanda’dan geliyor.
Fruits come from flowers.
- Meyveler çiçeklerden meydana gelir.
Tom saçına jöle çaldı.
- Tom put gel in his hair.
O, saçına jöle sürer.
- Tom puts gel in his hair.
Pelte limonlu ve portakallı olarak yapılabilen içine taze meyve katıldığında ise tadına doyum olmayan tatlıdır.
Ben jelatin kullanmadan panna cotta yaparım.
- I make panna cotta without using gelatin.