While I was coming home I saw him, but he pretended that he hadn't seen me.
- Eve gelirken onu gördüm fakat o beni görmemiş gibi davrandı.
I met him while I was coming home.
- Eve gelirken onunla karşılaştım.
This case, while interesting, is a bit frustrating.
He lectured for quite a long while.
I'll wait while you've finished painting.
No more than 50 people came.
- 50 kişiden fazla gelen olmadı.
The girl fainted, but she came to when we threw water on her face.
- Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi.
Do you want to come with us?
- Bizimle gelmek ister misiniz?
Wisdom does not automatically come with age.
- Bilim yaş ile otomatik olarak gelmez.
Social order does not come from nature. It is founded on customs.
- Toplumsal düzen doğadan gelmez. Gelenekler üzerine kurulmuştur.
This smell might come from the oven!
- Bu koku fırından gelebilir!
Look out! There's a truck coming!
- Dikkat! Buraya gelen bir kamyon var!
She is coming from England.
- O İngiltere'den geliyor.
He came bearing a large bunch of flowers.
- O, büyük bir demet çiçek taşıyarak geldi.
Fruits come from flowers.
- Meyveler çiçeklerden meydana gelir.
O, saçına jöle sürer.
- Tom puts gel in his hair.
Tom saçına jöle çaldı.
- Tom put gel in his hair.
Pelte limonlu ve portakallı olarak yapılabilen içine taze meyve katıldığında ise tadına doyum olmayan tatlıdır.
Ben jelatin kullanmadan panna cotta yaparım.
- I make panna cotta without using gelatin.