Oranges signify a happy love, while lemons - an unrequited one.
- Limonlar karşılıksız bir aşk anlamına gelirken portakallar mutlu bir aşk anlamına gelir,
While I was coming home I saw him, but he pretended that he hadn't seen me.
- Eve gelirken onu gördüm fakat o beni görmemiş gibi davrandı.
This case, while interesting, is a bit frustrating.
He lectured for quite a long while.
I'll wait while you've finished painting.
She came to see us yesterday.
- O dün bizi görmek için geldi.
The girl fainted, but she came to when we threw water on her face.
- Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi.
Why did you come to Japan?
- Neden Japonya'ya geldin?
Can you come at nine?
- Dokuzda gelebilir misin?
80% of all English words come from other languages.
- Tüm İngilizce sözcüklerin %80'i diğer dillerden gelmiştir.
Susan found out where the puppy had come from.
- Susan köpeğin nereden geldiğini öğrendi.
Christmas is coming soon.
- Yakında Noel geliyor.
Look out! There's a truck coming!
- Dikkat! Buraya gelen bir kamyon var!
He came bearing a large bunch of flowers.
- O, büyük bir demet çiçek taşıyarak geldi.
There is not past, no future; everything flows in an eternal present.
- Geçmiş ve gelecek yok; her şey sonsuz bir şimdikilikte akıyor.
O, saçına jöle sürer.
- Tom puts gel in his hair.
Tom saçına jöle çaldı.
- Tom put gel in his hair.
Pelte limonlu ve portakallı olarak yapılabilen içine taze meyve katıldığında ise tadına doyum olmayan tatlıdır.
Ben jelatin kullanmadan panna cotta yaparım.
- I make panna cotta without using gelatin.