geleceği

listen to the pronunciation of geleceği
التركية - الإنجليزية

تعريف geleceği في التركية الإنجليزية القاموس.

gelecek
future

There will be an energy crisis in the near future. - Yakın gelecekte bir enerji krizi olacak.

These problems will be solved in the near future. - Bu problemler yakın gelecekte çözülmüş olacak.

geleceği gören
prescient
geleceği görme
forethought
geleceği görme
prescience
geleceği görme yeteneği
second sight
geleceği görmek
foresee
geleceği olmayan
dead end
geleceği olmayan
stillborn
geleceği olmayan
futureless
geleceği parlak
hopeful
geleceği parlak
up and coming
geleceği parlak kimse
white hope
geleceği söylemek
omen
geleceği gören
seer
gelecek
ensuing
gelecek
the future

The past can only be known, not changed. The future can only be changed, not known. - Geçmiş sadece bilinir, değişmez. Gelecek ise sadece değişir, bilinmez.

My interest is in the future because I'm going to spend the rest of my life there. - Merakım gelecekte çünkü hayatımın geri kalanını orada geçireceğim.

gelecek
(Askeri) due in
gelecek
aftertime
gelecek
(deyim) days to come
gelecek
fortune
gelecek
to come

The worst is still to come. - Yine de en kötüsü gelecek.

She is likely to come. - O muhtemelen gelecek.

gelecek
outlook
gelecek
fate

What will happen in the eternal future that seems to have no purpose, but clearly just manifested by fate? - Hiçbir amacı yokmuş gibi görünen ama var olmaktan başka bir kaderi olmadığı da açık olan bir sonsuzluktaki sonsuz gelecekte neler olacak?

geleceği görmek
{f} anticipate
gelecek
coming

He is not running in the coming election. - O, gelecek seçime katılmıyor.

And you have earned the new puppy that's coming with us … to the White House. - Sen bizimle Beyaz Saray'a kadar gelecek yeni köpek yavrusu kazandın.

gelecek
forthcoming
gelecek
futurity
gelecek
next

I want to study abroad next year. - Gelecek yıl yurtdişinda öğrenim yapmak istiyorum.

I want to learn Chinese next year. - Gelecek sene Çince öğrenmek istiyorum.

gelecek
comming
gelecek
future; prospect; future, forthcoming; next
gelecek
coming, next
gelecek
hereafter
gelecek
oncoming
tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkânıdır
(Atasözü) A person always seems to return eventually to a place that he's once known well
التركية - التركية

تعريف geleceği في التركية التركية القاموس.

Gelecek
istikbal
Gelecek
ati
Gelecek
encam
Gelecek
doğacak
gelecek
Zaman bakımından, ileride olması, gerçekleşmesi beklenen
gelecek
Daha gelmemiş, yaşanacak zaman, istikbal, ati
gelecek
Daha gelmemiş, yaşanacak zaman, istikbal, ati: "Karakteri ve zekâsı gelecek için insana umut ışığı veriyordu."- H. E. Adıvar
gelecek
Zaman bakımından, ileride olması, gerçekleşmesi beklenen: "Kız, gelecek baharda yine geleceklerini müjdeledi."- O. C. Kaygılı
geleceği
المفضلات