gegebenheiten

listen to the pronunciation of gegebenheiten
ألمانية - التركية
durum, hal, sonuç
الإنجليزية - التركية

تعريف gegebenheiten في الإنجليزية التركية القاموس.

conditions
koşullar

Kilometre performansı sürüş koşullarına göre değişir. - Mileage varies with driving conditions.

Yaşam koşulları zordu. - Living conditions were hard.

conditions
şartlar

Gelişmiş yaşam şartlarına acil bir ihtiyaç var. - There is an urgent need for improved living conditions.

Çalışma şartlarını iyileştirmek istiyorlar. - They want to better their working conditions.

circumstances
{i} şartlar

Tom çok zor şartlar altında iyi bir iş yapıyor. - Tom's doing a good job under very difficult circumstances.

Şartları öğrenene kadar bir şey söyleyemezsin. - You can't say anything till you know the circumstances.

conditions
koşul

Yaşam koşulları zordu. - Living conditions were hard.

O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir. - That politician is well versed in internal and external conditions.

conditions
durum

Bu hastanın durumu günden güne kötüleşiyor. - This patient's conditions are getting worse day after day.

Hava durumları değişebilir. - Weather conditions may change.

circumstances
{i} koşullar

Bu koşullar altında, iflas kaçınılmazdır. - Under the circumstances, bankruptcy is inevitable.

Ben bu koşullar altında önemli bir baskı gösterdiğimi düşünüyorum. - I think I've showed considerable constraint under the circumstances.

conditions
alıştır/düzenle
conditions
(Ticaret) işlem
circumstances
{i} varlık
circumstances
mali durum/koşullar
circumstances
{i} zenginlik
circumstances
mali durum
circumstances
durumlar

Bunlar özel durumlar. - These are special circumstances.

Sorunun ardında karmaşık durumlar vardır. - There are complicated circumstances behind the matter.

conditions
(Ticaret) muamele
conditions
koşullu olarak