Saflık gençliği genişletti.
- Chastity extended the youth.
Onlar fetihle bölgelerini genişletti.
- They extended their territory by conquest.
O, sağ kolunu uzattı.
- He extended his right arm.
Kalışını beş gün uzattı.
- She extended her stay by five days.
Asla genişletilmiş garantiler almayın.
- Never buy extended warranties.
DVD silinmiş ve genişletilmiş sahneler içeriyor.
- The DVD contains deleted and extended scenes.
Kiralama süresi kararlaştırılan süreden daha uzun ise, bir orantılı kira hesaplanacaktır.
- If the rental period is extended beyond the agreed period, it shall be calculated a prorated rent.
Father has gone fishing.
- Vater ist zum Fischen gegangen.
The people which were here have all gone.
- Alle Leute, die hier waren, sind gegangen.