Tamamen işine dalmıştı.
- He was completely absorbed in his work.
O, araştırmasına dalmış.
- He is absorbed in his research.
Atina'ya giden bir yük gemisi, bir iz bırakmadan Akdeniz'de battı.
- A cargo vessel, bound for Athens, sank in the Mediterranean without a trace.
Sendai'ye giden tren az önce gitti.
- The train bound for Sendai has just left.
Tom unutmaya zorunlu.
- Tom is bound to forget.
Er ya da geç onun olacağı zorunluydu.
- It was bound to happen sooner or later.
He is bound by his promise.
- Er ist durch sein Versprechen gebunden.