I'm sorry to be late.
- Geç kaldığım için üzgünüm.
He appeared at the party late.
- O, partiye geç geldi.
Time passed very slowly this week.
- Bu hafta zaman çok yavaş geçti.
In childhood, time passes slowly.
- Çocukluk çağında, zaman yavaş olarak geçer.
His teacher sent him to the principal's office for being tardy too many times.
- Birçok kereler derse geç geldiği için öğretmeni onu müdürün odasına gönderdi.
Tom spent a few years behind bars.
- Tom parmaklıklar ardında birkaç yıl geçirdi.
The train is ten minutes behind today.
- Tren bugün on dakika geç kaldı.
After she had passed her driving test, she bought a car.
- Test sürüşünü geçtikten sonra bir araba aldı.
I cannot say how much time passed.
- Ne kadar zaman geçtiğini söyleyemem.
Tom skipped dinner saying he was too tired to eat.
- Tom yiyemeyecek kadar çok yorgun olduğunu söyleyerek akşam yemeğini geçiştirdi.
Skip the boring chapters.
- Sıkıcı bölümleri geç.
My best friend walked by and totally ignored me.
- En iyi arkadaşım yanımdan geçti ve beni tamamen görmezden geldi.
He deliberately ignored me when I passed him in the street.
- Ben sokakta onu geçtiğimde o kasıtlı olarak beni görmezden geldi.
Wolfgang switched to German.
- Wolfgang Almancaya geçti.
After talking to Tom for a few minutes, it became obvious that his French wasn't very good, so Mary switched to English.
- Tom'la birkaç dakika konuştuktan sonra onun Fransızcasının çok iyi olmadığı belli oldu, bu yüzden Mary İngilizceye geçti.
After she had passed her driving test, she bought a car.
- Test sürüşünü geçtikten sonra bir araba aldı.
The ship passed through the Panama Canal.
- Gemi Panama Kanalından geçti.
Don't go over the speed limit.
- Hız sınırının üzerine geçmeyin.
Let's go over this plan again.
- Bu planı tekrar gözden geçirelim.
The bus arrived ten minutes behind time.
- Otobüs on dakika geç kaldı.
The train was ten minutes behind time.
- Tren on dakika geç kaldı.
Some read books just to pass time.
- Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar.
Ten to one you can pass the test.
- Bire on testi geçebilirsin.
How fast can a year go by!
- Bir yıl nasıl bu kadar hızlı geçebilir ki!
Days go by and still no sign of Tom.
- Günler geçiyor ve Tom'tan hala bir iz yok
Just one year has gone by since my friend died.
- Arkadaşım öldüğünden beri sadece bir yıl geçti.
Ten years have gone by since his death.
- Onun ölümünden beri on yıl geçti.
After all, he succeeded in passing the exam.
- Nihayet, o, sınavı geçmeyi başardı.
It was just a passing infatuation.
- O sadece geçici bir sevdaydı.
Tom went over to your house.
- Tom senin evini tekrar gözden geçirdi.
I went over his report, but couldn't find any mistakes.
- Onun raporunu tekrar gözden geçirdim ama hiçbir hata bulamadım.
We crossed the river by boat.
- Nehiri kayıkla geçtik.
The crocodile trapped the gnu as it tried to cross the river.
- Timsah antilopu nehri geçerken tuzağa düşürdü.
My annual income exceeds five million yen.
- Benim yıllık gelirim beş milyona yeni geçiyor.
The boy grew taller and taller, till at last he exceeded his father in height.
- Sonunda babasını boy olarak geçinceye kadar, çocuk gittikçe uzadı.
The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors.
- Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.
They are constantly trying to outdo each other.
- Onlar sürekli olarak birbirlerini geçmeye çalışıyorlar.
Don't go over the speed limit.
- Hız sınırının üzerine geçmeyin.
Here comes a speeding car, let's cross!
- İşte bir hız arabası geliyor, geçelim!
He came back last August.
- O, geçen ağustos ayında geri geldi.
No cultural background is necessary to understand art.
- Hiçbir kültürel geçmiş, sanatı anlamak için gerekli değildir.
The enemy cavalry crossed the river by an unknown ford.
- Düşman süvarisi, bilinmeyen bir geçit yoluyla nehri geçti.