He appeared at the party late.
- O, partiye geç geldi.
I'm sorry to be late.
- Geç kaldığım için üzgünüm.
In childhood, time passes slowly.
- Çocukluk çağında, zaman yavaş olarak geçer.
Business was a little slow last month.
- Geçen ay iş biraz yavaştı.
His teacher sent him to the principal's office for being tardy too many times.
- Birçok kereler derse geç geldiği için öğretmeni onu müdürün odasına gönderdi.
The bus arrived ten minutes behind time.
- Otobüs on dakika geç kaldı.
Tom spent a few years behind bars.
- Tom parmaklıklar ardında birkaç yıl geçirdi.
I passed by four houses.
- Dört evin önünden geçtim.
The ship passed through the Panama Canal.
- Gemi Panama Kanalından geçti.
Tom skipped dinner saying he was too tired to eat.
- Tom yiyemeyecek kadar çok yorgun olduğunu söyleyerek akşam yemeğini geçiştirdi.
Click here to skip this ad.
- Bu reklamı es geçmek için buraya tıkla.
The press can't ignore us forever. Sooner or later, they'll do a story about us.
- Basın bizi sonsuza kadar görmezden gelemez. Er ya da geç bizim hakkında bir hikaye yapacaklar.
We can't ignore Tom's past.
- Tom'un geçmişini göz ardı edemeyiz.
Wolfgang switched to German.
- Wolfgang Almancaya geçti.
Usually before a concert there is an announcement asking the audience to either turn off their phones or switch them to manner mode.
- Genellikle bir konser öncesinde seyirciden ya telefonlarını kapatmalarını ya da sessiz moda geçmelerini isteyen bir duyuru vardır.
Let's go over this plan again.
- Bu planı tekrar gözden geçirelim.
Don't go over the speed limit.
- Hız sınırının üzerine geçmeyin.
The train was almost an hour behind time.
- Tren neredeyse bir saat geç kaldı.
The first bus will leave 10 minutes behind time.
- İlk otobüs on dakika geç hareket edecek.
If he studied hard, he could pass the exam.
- Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir.
Ten to one you can pass the test.
- Bire on testi geçebilirsin.
How fast can a year go by!
- Bir yıl nasıl bu kadar hızlı geçebilir ki!
I go by that church every day.
- Her gün o kilisenin önünden geçerim.
Ten years have gone by since her death.
- Onun ölümünden beri on yıl geçti.
Just one year has gone by since my friend died.
- Arkadaşım öldüğünden beri sadece bir yıl geçti.
After all, he succeeded in passing the exam.
- Nihayet, o, sınavı geçmeyi başardı.
Ken saved his face by passing the examination.
- Ken sınavı geçerek yüzünün akıyla çıktı.
Tom went over to your house.
- Tom senin evini tekrar gözden geçirdi.
He went over to the other side.
- O, diğer tarafa geçti.
I watched the old woman cross the street.
- Karşıya geçen yaşlı bayanı izledim.
The crocodile trapped the gnu as it tried to cross the river.
- Timsah antilopu nehri geçerken tuzağa düşürdü.
Imports exceeded exports last year.
- Geçen yıl ithalat ihracatı aştı.
The temperature exceeds 30 degrees in the shade.
- Sıcaklık gölgede 30 dereceyi geçiyor.
They are constantly trying to outdo each other.
- Onlar sürekli olarak birbirlerini geçmeye çalışıyorlar.
The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors.
- Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.
Here comes a speeding car, let's cross!
- İşte bir hız arabası geliyor, geçelim!
A car passed by at top speed.
- Bir araba son hızla geçti.
He isn't back yet. He may have had an accident.
- O henüz geri gelmedi. Kaza geçirmiş olabilir.
Tom came back to Boston last year.
- Tom geçen yıl Boston'a geri geldi.
The enemy cavalry crossed the river by an unknown ford.
- Düşman süvarisi, bilinmeyen bir geçit yoluyla nehri geçti.