Your argument has no validity.
- Sizin iddianızın hiçbir geçerliliği yoktur.
The validity of gender identity disorder has become highly controversial in politics.
- Toplumsal cinsiyet kimliği bozukluğunun geçerliliği siyasette son derece tartışmalı bir hal almıştır.
The validity of gender identity disorder has become highly controversial in politics.
- Toplumsal cinsiyet kimliği bozukluğunun geçerliliği siyasette son derece tartışmalı bir hal almıştır.
Your argument has no validity.
- Sizin iddianızın hiçbir geçerliliği yoktur.
This is a valid point of view.
- Bu geçerli bir bakış açısıdır.
It's valid until March thirty-first, nineteen-ninety-seven.
- O, 31 Mart, 1997 tarihine kadar geçerlidir.
This offer is available for five days.
- Bu teklif beş gün için geçerlidir.
This offer is available for a limited time only.
- Bu teklif sadece sınırlı bir süre boyunca geçerlidir.
The curfew is in effect until 6:00 in the morning.
- Sokağa çıkma yasağı, sabah 6.00'ya kadar geçerlidir.
The Julian calendar was in force in Russia.
- Jülyen takvimi Rusya'da geçerliydi.
The Julian calendar was in force in Russia.
- Jülyen takvimi Rusya'da geçerliydi.
The old belief is still widely current.
- Eski inanç hala yaygın olarak geçerlidir.
In several European countries, the current currency is the euro. Its symbol is €. One euro is worth about two Turkish lira.
- Birtakım Avrupa ülkelerinde geçerli para birimi avrodur. Simgesi € şeklindedir. Bir avro yaklaşık iki Türk lirası değerindedir.
The law will be effective from the 1st of April.
- Yasa 1 Nisan'dan itibaren geçerli olacak.
He speaks passable French, but he is clearly more fluent in German.
- O, geçerli Fransızca konuşuyor ama o anlaşılır biçimde Almancada daha akıcı.
Although I speak passable French, don't expect me to be able to give a speech at Jérôme's wedding.
- Geçerli Fransızca konuşmama rağmen benim Jérôme'nin düğününde konuşma yapabileceğimi bekleme.