geçenleri

listen to the pronunciation of geçenleri
التركية - الإنجليزية
weighing on
geçen
last

Thanks to the amusement park built last year, the city has become popular. - Geçen sene kurulan lunapark sağolsun şehir popüler oldu.

This is the hotel where we stayed last year. - Bu, bizim geçen sene kaldığımız oteldir.

geçen
{s} late

Kelly's latest book appeared last week. - Kelly'nin son kitabı geçen hafta çıktı.

You shouldn't get married. It's too late. We got married in Vegas last week. - Evlenmemelisin. Çok geç. Biz geçen hafta Vegas'ta evlendik.

geçen
passing

A passing car splashed water on us. - Geçen bir araba üzerimize su sıçrattı.

He was picked up by a passing ship. - Geçen bir gemi tarafından rastgele bulundu.

geçen
{s} former

The other day I met my former neighbour in the city. - Geçen gün kentte eski komşuma rastladım.

geçen
past

Tom wondered what Mary would say if she knew he had spent the past week in Boston with Alice. - Mary, onun geçen haftayı Alice ile Boston'da geçirdiğini bilseydi Tom Mary'nin ne söyleyeceğini merak ediyordu.

Tom calculated that he had given Mary over 34,000 dollars in the past six months. - Tom Mary'ye geçen altı ay içinde 34,000 dolardan daha fazla verdiğini hesapladı.

geçen
(Bilgisayar) elapsed
geçen
passed

Tom passed the test he took last Monday. - Tom geçen pazartesi girdiği sınavı geçti.

The leaves turned red as the days passed. - Yapraklar her geçen gün kırmızıya döndü.

geçen
other

He is the boy of whom we spoke the other day. - O, geçen gün konuştuğumuz çocuktur.

This is the car I spoke of the other day. - Geçen gün bahsettiğim araba bu.

geçen
transitive
geçen
last, past
geçen
in excess of
geçen
yester

What he said yesterday is not consistent with what he had said last week. - Dün söylediği geçen hafta söylediğiyle birbirini tutmuyor.

I moved to a new house last week, and I studied in the library yesterday. - Geçen hafta yeni bir eve taşındım ve dün kütüphanede ders çalıştım.

geçen
hereinabove
التركية - التركية

تعريف geçenleri في التركية التركية القاموس.

Geçen
(Osmanlı Dönemi) MÜSABIK
Geçen
kaim
geçen
Belirsiz bir süre önceki, birkaç gün önceki
geçen
Bir önceki
geçen
Bir önceki (hafta, ay, yaz, kış vb.): "Yine bir gün o kızı geçen yıl gördüğü incirlikte bir daha gördü."- O. C. Kaygılı
geçenleri
المفضلات