geçende

listen to the pronunciation of geçende
التركية - الإنجليزية

تعريف geçende في التركية الإنجليزية القاموس.

geçen
last

He began to work for that company last year. - O, geçen yıl o şirket için çalışmaya başladı.

This is the hotel where we stayed last year. - Bu, bizim geçen sene kaldığımız oteldir.

geçen
{s} late

Last year, my brother was late for school every day. - Geçen sene kardeşim okula her gün geç kalırdı.

Spring has come later this year compared with last year. - Geçen yılla karşılaştırıldığında bahar bu yıl geç geldi.

geçen
passing

Dan landed onto the roof of a passing van. - Dan geçen bir kamyonetin çatısına indi.

He was picked up by a passing ship. - Geçen bir gemi tarafından rastgele bulundu.

geçen
{s} former

The other day I met my former neighbour in the city. - Geçen gün kentte eski komşuma rastladım.

geçen
past

Tom wondered what Mary would say if she knew he had spent the past week in Boston with Alice. - Mary, onun geçen haftayı Alice ile Boston'da geçirdiğini bilseydi Tom Mary'nin ne söyleyeceğini merak ediyordu.

Tom calculated that he had given Mary over 34,000 dollars in the past six months. - Tom Mary'ye geçen altı ay içinde 34,000 dolardan daha fazla verdiğini hesapladı.

geçen
(Bilgisayar) elapsed
geçen
passed

The leaves turned red as the days passed. - Yapraklar her geçen gün kırmızıya döndü.

His brother passed away last month. - Onun erkek kardeşi geçen ay öldü.

geçen
other

She bought a new house the other day. - O, geçen gün yeni bir ev satın aldı.

He is the boy of whom we spoke the other day. - O, geçen gün konuştuğumuz çocuktur.

geçen
transitive
geçen
last, past
geçen
in excess of
geçen
yester

I moved to a new house last week, and I studied in the library yesterday. - Geçen hafta yeni bir eve taşındım ve dün kütüphanede ders çalıştım.

What he said yesterday is not consistent with what he had said last week. - Dün söylediği geçen hafta söylediğiyle birbirini tutmuyor.

geçen
hereinabove
التركية - التركية
Ne kadar geçtiği belli olmayan yakın bir zaman önce
Geçen
(Osmanlı Dönemi) MÜSABIK
Geçen
kaim
geçen
Belirsiz bir süre önceki, birkaç gün önceki
geçen
Bir önceki
geçen
Bir önceki (hafta, ay, yaz, kış vb.): "Yine bir gün o kızı geçen yıl gördüğü incirlikte bir daha gördü."- O. C. Kaygılı
geçende
المفضلات