gber

listen to the pronunciation of gber
الإنجليزية - التركية

تعريف gber في الإنجليزية التركية القاموس.

contain
{f} tutmak
contain
baskı altında tutmak
contain
içermek

Bu bira %5 alkol içermektedir. - This beer contains 5% alcohol.

Kutu bir Mezepotamya heykeli içermektedir. - The box contains a Mesopotamian statue.

contain
zaptetmek
contain
kapsamak
contain
içer

Sözlük, yaklaşık yarım milyon kelime içeriyor. - The dictionary contains about half a million words.

Valiz kirli çamaşırlardan başka bir şey içermiyordu. - The suitcase contained nothing but dirty clothes.

contain
{f} içine almak
contain
Baskılamak, baskı altında tutmak

Doctors are trying to contain disease.

contain
Tazammun etmek
contain
f. 1. kapsamak, içermek, içine almak. 2. kontrol altına almak, tutmak
contain
Bir duyguyu kontrol etmek, içinde tutmak, dışa vurmamak

I couldn’t contain my excitement any longer.

contain
{f} kontrol altına almak, tutmak. contain/have overtones ... izleri taşımak, -de ... izleri/havası olmak: This story has political overtones. Bu hikâyede siyasi bir hava var
contain
(Askeri) TESPİT ETMEK, BASKI ALTINDA TUTMAK: Düşman kuvvetlerini durdurmak, tutmak, kuşatmak veya başka yerde kullanılmak üzere bir kısmının geri geri çekilmesine engel olmak ve faaliyetlerini cephenin belli bir yerine bağlamak. Ayrıca bakınız: "hold"
contain
(fiil) kapsamak, içermek, eşit olmak, içine almak, ihtiva etmek, frenlemek; tutmak, zaptetmek
contain
kontrol altma almak
contain
yük gemisine yükletilecek iri sandık veya mavna
الإنجليزية - الإنجليزية
contain