another; another person; another thing: Bunun gayrısı yok. This is something unique
used in combination with adjectives or nouns to create adjectives or nouns which usually begin with a prefix such as non-, un-, dis-, in-: gayrıkâfi insufficient (These words are also written separately, e.g. gayrı muayyen indefinite.)
prov. henceforth, from now on, now: Gayrı o köye gidemem. I can't go to that village any more
prov. now (often used with a statement which serves as a forceful conclusion to some preceding remarks): Oldu gayrı. Now it's done. Yeter gayrı! That's enough!
İthalatçının kararlaştırılan şartları tamamen yerine getirmesi üzerine, akreditif vadesinde çekilecek poliçelerin akreditifi açan banka tarafından kabul edileceği veya ödeneceği konusunda kesin bir taahhüt içeren akreditif. Tarafların isteği ve onayı olmadan iptal edilemez ve hükümleri değiştirilemez