garipler

listen to the pronunciation of garipler
التركية - التركية
(Hukuk) GUREBE
Garip
(Osmanlı Dönemi) CENİB
Garip
(Osmanlı Dönemi) ARİR
garip
Yadırganan, anlaşılmamış, gizli yönleri olan, yabansı, tuhaf
garip
Kimsesiz, zavallı
garip
Şaşılacak bir şey karşısında söylenir
garip
Yabancı, gurbette yaşayan, elgin
garip
Orhan Veli, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rifat 'ın öncülüğünü yaptığı şiir akımı
garip
Garip!"- A. İlhan
garip
Dokunaklı, hüzün veren: "Bir yabancı için dünyanın neresinde olursa olsun büyük şehir böyle garip bir yalnızlık duygusu veriyor."- H. E. Adıvar. Şaşılacak bir şey karşısında söylenen söz: "Demek Bekir böyle utangaç bir çocukmuş
garip
Yadırganan, anlaşılmamış, gizli yönleri olan, yabansı, tuhaf: "Yağmur, ortalığa garip bir kış serinliği getirmişti."- A. İlhan
garip
Dokunaklı, hüzün veren
التركية - الإنجليزية

تعريف garipler في التركية الإنجليزية القاموس.

garip
bizarre
garip
strange

They saw a strange animal there. - Onlar orada garip bir hayvan gördü.

They made a strange discovery. - Garip bir keşif yaptılar.

garip
odd

She must have sensed something odd. - Garip bir şey hissetmiş olmalı.

Oddly, I've been watching a lot of telenovelas this fall. - Gariptir, bu sonbaharda çok sayıda pembe dizi izliyorum.

garip
awkward

Tom was beginning to feel awkward. - Tom garip hissetmeye başlamıştı.

Why would that be awkward? - Bu neden garip olurdu?

garip
{s} funny

There's a funny smell coming from the engine of the car. - Arabanın motorundan gelen garip bir koku var.

Don't you think that's funny? - Bunun garip olduğunu düşünmüyor musun?

garip
lonely
garip
weirdo

You're such a weirdo. - Sen bir garip tipsin.

garip
poor

For a professional, he gave a poor account of himself in today's game. - Bir profesyonele göre, bugünkü oyunda kendisiyle ilgili garip bir açıklama yaptı.

garip
marvelous
garip
one living in a foreign land or far from home, stranger
garip
curious
garip
bizzare
garip
poor, wretched, forlorn
garip
{s} outlandish
garip
out-of-the-way
garip
screwball
garip
quaint
garip
abnormal
garip
spooky
garip
ferly
garip
extraordinary
garip
far-out
garip
offbeat
garip
crotchet
garip
exotica
garip
unaccustomed
garip
curiosity
garip
unaccountable
garip
eccentrical
garip
exotism
garip
freaky
garip
queer
garip
quirky
garip
comer
garip
unusual

Sami was feeling a bit unusual. - Sami kendini biraz garip hissediyordu.

garip
{s} freak

Your freaking grandfather nearly ran me over! - Senin garip büyükbaban neredeyse beni ezecekti!

garip
grotesque

The olm is my favourite animal, due to its grotesque appearance. - Olm garip görünümü nedeniyle benim en sevdiğim hayvan.

garip
weird

Something really weird is happening here. - Burada gerçekten garip bir şey oluyor.

You seem weirder than usual. - Her zamankinden daha garip görünüyorsun.

garip
fantastic
garip
weird to
garip
strangest

What is the strangest thing you've ever eaten? - Şu ana kadar yediğin en garip şey nedir?

Tom and Mary show up at the strangest places. - Tom ve Mary en garip yerlerde ortaya çıktı.

garip
strangely enough
garip
odd to
garip
a strange
Garip
(isim) Pathetic person
garip
eccentric
garip
moving, touching, pathetic
garip
exotic
garip
How strange!/How curious!/That's odd!
garip
kinky
garip
cranky
garip
quizzical
garip
out of the way
garip
codger
garip
crotchety
garip
droll
garip
fancy
garip
far out
garip
strange, unusual, peculiar, odd, queer, curious, bizarre, weird, eccentric, outlandish, unfamiliar
garip
funny peculiar
garip
comical
garip
strange, odd, queer, curious, peculiar, unusual, weird, bizarre, grotesque, cranky, outlandish; lonely; poor, needy, destitute
garip
fantastical
garip
freakish
garip
fanciful
garip
amaze
garip
{s} screwy
garip
singular
garip
{s} whimsical
garip
rummy
garip
antic
garip
{s} mysterious
garip
wonderful
garip
unco
garip
{s} rum

There are strange rumors afloat. - Gemide garip söylentiler var.

garip
miraculous
garip
kink
garip
remarkable