He guaranteed his slaves' freedom.
- O, kölelerinin özgürlüğünü garantiledi.
Equality is guaranteed by the Constitution.
- Eşitlik anayasa tarafından garantiye alınmıştır.
This car has a good warranty.
- Bu arabanın iyi bir garantisi var.
The warranty doesn't cover normal wear and tear.
- Garanti normal aşınma ve yıpranmayı içermemektedir.
The warranty doesn't cover normal wear and tear.
- Normal aşınma ve yıpranma garanti kapsamında değildir.
The warranty doesn't cover normal wear and tear.
- Garanti normal aşınma ve yıpranmayı içermemektedir.
Safety is not guaranteed.
- Güvenlik garanti edilmez.
The manufacturer guaranteed the new machine for 5 years.
- Üretici yeni makineye 5 yıl garanti verdi.
There are no guarantees in life.
- Hayatta hiçbir şeyin garantisi yoktur.
There are no guarantees.
- Hiçbir garanti yoktur.