Bu hiç de Tom'un beklediği bir şey değil.
- This is not at all what Tom expected.
Tom asla aptal değildir, O sadece tembeldir.
- Tom is by no means unintelligent. He is just lazy.
Sonuç asla tatmin edici değildi.
- The result was by no means satisfactory.
O politikacı kesinlikle dürüst değil.
- That politician is by no means honest.
Bu kesinlikle kolay okunmuyor.
- This is by no means easy reading.
''Bana hala kızgın mısın?'' ''Hayır hiç de değil.''
- Are you still mad at me? No, not at all.
Sizi rahatsız ediyor muyum? Hayır, hiç de değil
- Do I annoy you? No, not at all.
Yorgun musun? Hayır, hiç değil.
- Are you tired? No, not at all.
Sizce burada sigara içmemin sakıncası var mı? Hayır, hiç değil.
- Do you mind my smoking here? No, not at all.
O hiçbir şekilde mutlu değildi.
- He was by no means happy.
O hiçbir şekilde kibar değil.
- She is by no means polite.
O hiç centilmen değil.
- He is not at all a gentleman.
Bazen sana uğramamın bir sakıncası var mı? Hayır, hiç.
- Do you mind if I call on you sometime? No, not at all.
O hiçbir şekilde mutlu değildi.
- He was by no means happy.
O hiçbir şekilde anjelik değildir.
- She is by no means angelic.