O günü açık bir biçimde hatırlıyorum.
- I remember that day clearly.
Düşünceni daha açık bir biçimde açıkla!
- Explain your idea more clearly.
Bu içecek açıkça çay ile aynı tadı içeriyor.
- This drink clearly has the same flavor as tea.
Açıkçası, Tom Fransızcayı çok iyi anlamaz.
- Tom clearly doesn't understand French very well.
Hâlâ apaçık hatırlıyorum. Yedi ya da sekiz yıl önceydi. Tam olarak nerede? Sen de orada mıydın?
- I still clearly remember. It was seven or eight years ago. Where exactly? Were you also there?
Onun benimle konuşmak istemediği besbelli.
- Evidently he does not want to speak to me.
Tom bu sabah erken saatlerde besbelli buradaydı.
- Tom evidently was here early this morning.
Açıkçası, yarın yağmur yağacak.
- Evidently, it's going to rain tomorrow.
Akşamleyin bana mesaj atacağını söyledin ama açıkça yalan söyledin.
- You said you would text me in the evening, but you lied, evidently.
Wilson kazanmak için şüphesiz en iyi şansa sahipti.
- Wilson clearly had the best chance to win.
Şüphesiz Tom'da potansiyel var.
- Tom clearly has potential.
Bu anlaşılır biçimde düzeltilmedi.
- This clearly hasn't been proofread.
Lütfen daha anlaşılır biçimde konuşun.
- Please speak more clearly.