Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Tom said that he was really ticklish.
- Tom gerçekten gıdıklanır olduğunu söyledi.
Are earthworms ticklish?
- Solucanlar gıdıklanır mı?
You can't tickle yourself.
- Kendini gıdıklayamazsın.
Tom began to tickle Mary.
- Tom Mary'yi gıdıklamaya başladı.
Tom asked Mary to stop tickling him.
- Tom Mary'den onu gıdıklamaktan vazgeçmesini istedi.