Tom keeps a diary in French.
- Tom Fransızca bir günlük tutuyor.
This is the diary which she kept.
- Bu onun tuttuğu günlüktür.
Tell me about your daily life.
- Bana günlük yaşantından bahset.
He seems to be oppressed by his monotonous daily life.
- Monoton günlük yaşantısı yüzünden bunalmış gibi görünüyor.
My dad keeps a journal every day.
- Babam her gün bir günlük tutar.
Are you keeping a journal?
- Bir günlük tutuyor musun?
Tell me about your everyday life.
- Bana günlük yaşamından bahset.
She wanted to get away from everyday life.
- Günlük hayattan uzaklaşmak istedi.
I know that I should sleep for at least eight hours per day, however usually I sleep less.
- Günlük en az sekiz saat uyumam gerektiğini biliyorum ama genellikle daha az uyuyorum.
I am tired of the day-to-day routine of life.
- Hayatın günlük rutininden usandım.
Mike made a rude table from the logs.
- Mike günlüklerinden kaba bir tablo yaptı.
The story was in all daily newspapers.
- Hikaye tüm günlük gazetelerdeydi.
The daily newspaper brings the world's problems to the breakfast table.
- Günlük gazete dünya'nın sorunlarını kahvaltı masasına getirir.