I am keeping a diary every day.
- Her gün bir günlük tutuyorum.
Tom keeps a diary in French.
- Tom Fransızca bir günlük tutuyor.
Tell me about your daily life.
- Bana günlük yaşantından bahset.
He seems to be oppressed by his monotonous daily life.
- Monoton günlük yaşantısı yüzünden bunalmış gibi görünüyor.
My dad keeps a journal every day.
- Babam her gün bir günlük tutar.
I've started keeping a journal.
- Bir günlük tutmaya başladım.
At the very least, I'd like to be able to have everyday conversations.
- En azından günlük konuşmalar yapabilmeyi istiyorum.
TV plays an important part in everyday life.
- TV günlük yaşamda önemli bir rol oynar.
I know that I should sleep for at least eight hours per day, however usually I sleep less.
- Günlük en az sekiz saat uyumam gerektiğini biliyorum ama genellikle daha az uyuyorum.
I am tired of the day-to-day routine of life.
- Hayatın günlük rutininden usandım.
Mike made a rude table from the logs.
- Mike günlüklerinden kaba bir tablo yaptı.
He has already read the daily newspaper.
- O zaten günlük gazeteyi okudu.
The daily newspaper brings the world's problems to the breakfast table.
- Günlük gazete dünya'nın sorunlarını kahvaltı masasına getirir.