güne

listen to the pronunciation of güne
التركية - الإنجليزية
phoebus

What does Phoebus mean? It's a Latin word that means sun. - Phoebus ne anlama geliyor? O, güneş anlamına gelen Latince bir sözcüktür.

{i} sun (personified)
gün
day

Rome was not built in a day. - Roma bir gün içinde kurulmamıştır.

We must sleep at least seven hours a day. - Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.

güne göre
(Bilgisayar) by day
günden güne
daily
günden güne
from day to day, day by day
günden güne
day after day

It becomes warmer day after day. - Hava günden güne ılıyor.

The trial went on day after day. - Duruşma günden güne devam etti.

günden güne
day by day

It is getting colder day by day. - Hava günden güne soğuyor.

It's getting cooler day by day. - Günden güne hava soğuyor.

günden güne/ günden
from day to day, gradually
gün
day, days, time, times, period
gün
happy days, better times, days of happiness
gün
sunlight

A beam of sunlight came through the clouds. - Bulutların arasından güneş ışığı demeti geldi.

Sunlight brightens the room. - Güneş ışığı odayı aydınlatıyor.

gün
present

We chose Mary a good birthday present. - Mary'ye iyi bir doğum günü hediyesi seçtik.

Tom never fails to send a birthday present to his father. - Tom babasına doğum günü hediyesi göndermekten geri kalmaz.

gün
today

Today is June 18th and it is Muiriel's birthday! - Bugün Haziran'ın 18'i ve bugün Muiriel'in doğum günü!

In Germany today, anti-violence rallies took place in several cities, including one near Hamburg where three Turks were killed in an arson attack on Monday. - Bugün Almanya'da, Pazartesi günü kundaklamada üç Türk'ün öldürüldüğü Hamburg'un yakınında bir yer de dahil birçok şehirde şiddet karşıtı mitingler gerçekleşti.

gün
(Bilgisayar) on
gün
sunshine

Sunshine is beneficial to plants. - Güneş ışığı bitkiler için faydalıdır.

This room gets a lot of sunshine. - Bu oda bol güneş ışığı alır.

gün
time

How many times a day does that bus run? - O otobüs günde kaç kez çalışır?

How many times does the bus run each day? - Otobüs her gün kaç kez çalışır?

gün
special day, feast day
gün
date (a given point of time)
gün
day, time
gün
(Latin) dies

Sami will maintain his innocence until the day he dies. - Sami masumiyetini öldüğü güne kadar sürdürecek.

gün
a woman's at-home day
gün
the day
gün
on the day
gün
day a
gün
by the day
ele güne karşı
in the eyes of everybody
ele güne karşı
1. in front of everybody; in the eyes of everybody. 2. in order to save face
ele güne karşı
in view of everyone
ele güne karşı
openly
ele güne rezil olmak
to be embarrassed in the presence of others
ertesi güne bırakmak
sleep on
gün
daytime, day
gün
day; sun; sunlight, sunshine; daytime; today, present; time; age, period; good times; date; at-home day
gün
daylight, sunlight
gün
(Hukuk) date

Tom had a date for Valentine's Day. - Tom'un sevgililer günü için bir randevusu vardı.

Which is the date of your birthday? - Doğum günün hangi tarih?

gün
sun

You don't go to school on Sunday, do you? - Pazar günü okula gitmiyorsun, değil mi?

A warm, sunny day is ideal for a picnic. - Ilık, güneşli bir gün piknik için idealdir.

gün
bee

I thought doing this would be easy, but we've been working all day and we're still not finished. - Bunun kolay olacağını düşünmüştüm, fakat bütün gün çalışıyoruz ve hâlâ bitirmedik.

He has been unconscious for three days. - Onun üç gün boyunca bilinci kapalı.

onlar ne güne duruyorlar?
what are they for?
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) ŞİD
(Osmanlı Dönemi) ZÜKA'
güne doğrulum
Yönelim
günden güne
Gün geçtikçe, gittikçe
gün
Zaman, sıra: "Biz bu ihtiyara son günlerinde hiç aklından geçirmediği bir saadet sağladık."- H. Taner. Çağ, devir. İyi yaşanmış zaman
gün
Yer yuvarlağının kendi ekseni etrafında bir kez dönmesiyle geçen 24 saatlik süre: "Kız kardeşi üç yıl, bir gün olsun canı sıkılmadan yaşadı Tatvan'da."- N. Cumalı. İçinde bulunulan zaman: "Aylıkları, günün ihtiyaçları karşısında devede kulak gibi kalıyordu."- R. N. Güntekin
gün
Güneş ışığı
gün
Güneş: "Gün biraz yükselince ıssı bir sıcak kırları kapladı."- M. Ş. Esendal
gün
Gündüz: "Güneş, bütün gün enselerinde boza pişirmiş."- H. Taner
gün
Tarih
Gün
(Hukuk) YEVM
Gün
ruz
gün
Zaman, sıra
gün
Çoğunlukla ev hanımlarının ayın belirli günlerinde konuk ağırlamak için yaptıkları toplantı
gün
Güneş

Güneşli olsa da hava soğuktu. - Güneşli olmasına rağmen, hava soğuktu.

Merih güneşten dördüncü gezegendir. - Mars güneşten dördüncü gezegendir.

gün
İçinde bulunulan zaman
gün
İyi yaşanmış zaman
gün
Çağ, devir
gün
Yer yuvarlağının kendi ekseni etrafında bir kez dönmesiyle geçen 24 saatlik süre
gün
Bayram niteliğinde özel gün
gün
Gündüz
güne
المفضلات