A few seconds ago I was in the open air and the bright daylight, and now my eyes refuse to serve me in this darkness.
- Birkaç saniye önce ben açık havada ve parlak gün ışığındaydım ve şimdi gözlerim bu karanlıkta bana hizmet etmeyi reddediyor.
Very large windows assure abundant natural daylight.
- Çok büyük pencereler bol doğal gün ışığı sağlar.
Sami doesn't deserve to see the light of day again.
- Sami bir daha gün ışığını görmeyi hak etmiyor.
Sun lights the landscape, pain illuminates the soul.
- Gün ışığı ortalığı aydınlatır, acılar da ruhu.