gümrüksüz

listen to the pronunciation of gümrüksüz
التركية - الإنجليزية
duty-free

I didn't buy anything at the duty-free shops. - Gümrüksüz mağazalardan herhangi bir şey almadım.

Can I buy things here duty-free? - Burada gümrüksüz şeyler alabilir miyim?

smuggled (goods)
duty free
customs free
dutyfree
gümrük
customs

The customs officials examined the boxes. - Gümrük memurları kutuları inceledi.

A customs official asked me to open my suitcase. - Bir gümrük görevlisi, bavulumu açmamı istedi.

gümrüksüz bölgeler
(Hukuk) customs free zone
gümrüksüz mallar mağazası
duty free shop
gümrük
custom

A customs official asked me to open my suitcase. - Bir gümrük görevlisi, bavulumu açmamı istedi.

A customs declaration is required. - Bir gümrük beyanı gereklidir.

gümrük
duty

I didn't buy anything at the duty-free shops. - Gümrüksüz mağazalardan herhangi bir şey almadım.

Is this a duty-free shop? - Bu bir gümrüksüz-mallar mağazası mı?

gümrük
(Ticaret) customs bureau
gümrük
(Ticaret) customshouse
gümrük
customs house
gümrük
custom of
gümrük
customs; customs house; tariff, duty
gümrük
tariff

Cleveland decided that high tariffs were wrong. - Cleveland yüksek gümrük vergilerinin yanlış olduğuna karar verdi.

President Arthur wanted to reduce the tariffs. - Başkan Arthur gümrük vergilerini düşürmek istedi.

gümrük
duty; tariff
gümrük
customshouse, customhouse
gümrük
customhouse
gümrük
customs, customs bureau (as an agency of the state)
uçakta gümrüksüz ürünler satıyor musunuz
Do you sell duty free goods on board
التركية - التركية
Gümrük vergisi ödenmemiş, kaçak
Gümrük vergisi ödenmesi gerekmeyen
gümrük
Bir ülkeye giren veya bir ülkeden çıkan mal ve eşya üzerinden alınan vergi
gümrük
Bir ülkenin giriş ve çıkışında gümrük denetim ve gözetiminin yapıldığı yer
gümrük
Bir ülkenin giriş ve çıkışında gümrük denetim ve gözetiminin yapıldığı yer: "Sayfaları girip çıktığı gümrüklerin dalgalarıyla dolu pasaportlar eskitti."- N. Cumalı
gümrük
Bir verginin alınması işlemiyle uğraşan devlet kuruluşu
gümrüksüz
المفضلات