She told the joke with a straight face.
- O gülmeyen bir yüzle fıkra anlattı.
She told the joke with a completely straight face.
- O, tamamen gülmeyen bir suratla fıkra anlattı.
Roses withered and Ania cried very much.
- Güller soldu ve Ania çok ağladı.
The rose is a flower and the dove is a bird.
- Gül bir çiçektir ve güvercin bir kuştur.
We must not laugh at the poor.
- Fakirlere gülmemeliyiz.
It is rude to laugh at others.
- Diğerlerine gülmek kabalıktır.
I could not help laughing when I saw him.
- Onu gördüğümde gülmekten kendimi alamadım.
I can't stop laughing.
- Gülmemek elimde değil.
Speak of the next year, and the devil will laugh.
- Gelecek yıldan bahsedersen şeytan güler.
I don't know whether to cry or to laugh.
- Ağlasam mı yoksa gülsem mi bilmiyorum.