As soon as I saw him, I burst into laughter.
- Onu görür görmez gülmekten kırıldım.
I could not help laughing when I saw him.
- Onu gördüğümde gülmekten kendimi alamadım.
When Tom smiled at Mary, she couldn't help but smile back.
- Tom Mary'ye güldüğünde o geri gülmekten kendini alamadı.
Tom couldn't help but smile.
- Tom gülmekten kendini alamadı.
It is rude to laugh at others.
- Diğerlerine gülmek kabalıktır.
A Frenchman, for instance, might find it hard to laugh at a Russian joke.
- Bir Fransız, mesela, bir Rus şakasına gülmekte zorlanır.
It is not good to laugh at others.
- Başkalarına gülmek iyi değildir.
It is rude to laugh at others.
- Diğerlerine gülmek kabalıktır.