gülümseyerek

listen to the pronunciation of gülümseyerek
التركية - الإنجليزية
smiling

Hello, said Tom, smiling. - Tom gülümseyerek merhaba, dedi.

A shameless liar speaks smilingly. - Utanmaz bir yalancı gülümseyerek konuşur.

smilingly

A shameless liar speaks smilingly. - Utanmaz bir yalancı gülümseyerek konuşur.

gülümseyerek geçiştirmek
smile away
gülümseyerek onayladığını göstermek
smile approval
gülümse
{f} smile

He looked at me and smiled. - O bana baktı ve gülümsedi.

She smiled at her baby. - O, bebeğine gülümsedi.

gülümse
beam
gülümse
{f} smiling

Tom wasn't smiling when he entered the room. - Odaya girdiğinde Tom gülümsemiyordu.

The mother extended her hand to her baby, smiling brightly. - Işıl ışıl gülümseyen anne, bebeğine elini uzattı.

gülümse
tittering
gülümseyerek
المفضلات