A tear ran down her cheek.
- Bir gözyaşı onun yanağından aşağıya süzüldü.
I was told my tear duct was blocked.
- Bana gözyaşı kanalımın tıkandığı söylenildi.
I saw tears in his eyes.
- Onun gözlerinde gözyaşı gördüm.
The girls shed tears after reading the novel.
- Kızlar, romanı okuduktan sonra gözyaşı döktüler.